Sunday, April 15, 2012

Karada bir Karabatak.. / A hidden unhidden cafe.. Karabatak Karakoy

Son zamanlarda Karaköy'den çıkmaz olduk. Her köşede yeni bir cafe, yeni bir galeri keşfediyoruz. Ama hiçbirisi bizi Türk Ortodoks Kilisesi'nin hemen yanı başındaki Karabatak kadar mutlu etmedi. Avusturyalı Julius Meinl'in kahvesi olarak açılan Karabatak saatlerce oturup güneşin tadını doyasıya çıkartabileceğiniz harika bir yer.

Karakoy has become mine and Ozgur's favorite area. No matter how much we force ourselves to try other places, we always end up in the narrow streets of Karakoy. Every corner welcomes you with a new cafe, galeri, or pop-up store. But none of the places we've seen so far made us as happy as the cafe next to the Turk Orthodox church.. Karabatak. Owned by the Austrian coffee chain Julius Meinl, Karabatak is the perfect spot to enjoy a long and sunny afternoon.     
...................................................................................................................................... 

Eski bir torna atölyesi olduğunu öğrendiğimiz 100 yaşındaki bu binaya hayran oldum. Havanın da sıcak olmasıyla kendimizi duvara dayanmış Karabatak'ın karşı kaldırımında yer alan sandalyelere attık. Henüz erken saatler olduğu için yer bulmayı başardık. Bizden sonra dışarısı tamamen doldu zaten.
Ozgur, yani tuz :)
Yan masada ellerinde birer İstanbul rehberiyle oturan yabancıları görünce biraz kendime kızdım; geç kalmışız burayı keşfetmekte diye. Ama bir yandan da bu ara sokaktaki mekanı bile bulmuşlar diye de sevindim. Sanırım internette daha fazla takılmamız gerekiyor :).

Cafe'den ziyade şık bir kahveciyi andıran Karabatak'ta hafif yiyecekler de mecvut. Şnitzel, makarna ve salata benzeri bildiğimiz ana yemekler ve kahvaltı için de kruvasan ve omlet seçenekleri karnını doyurmak için fazlasıyla yeterli. Ama bize sorarsanız yemek yemekten ziyade buraya keyif yapmaya, yani birer kahve veya az da olsa sunulan Julius Meinl'in çaylarını içmeye gelinmeli. Biz öyle yaptık :)
 Bu arada yukarıdaki fotoğrafta yer alan, masaya iliştirilmiş kül tablasına bayıldığımı söylemeden edemeyeceğim. Hem mobil, hem estetik, hem de açılır kapanır olduğu için de çok pratik bir seçim olmuş.

Daha önce buraya gelmiş olan Özgür içeriyi ve özellikle üst katı görmem için ısrar etti. Neden olduğunu sanırım aşağıdaki fotoğraflardan siz de anlayabilirsiniz. Mimar Gökmen Keskin imzalı mekanın zeminindeki Hint malı siyah beyaz karolar ve duvarların doğal dokusunda tutulmuş olmaları Karabatak'a çok özel bir hava katmış. Her yerde Julius Meinl'in logo ve vintage posterleri yer alıyordu. Normalde beni oldukça rahatsız edecekken, buraya çok yakıştığını itiraf etmeliyim.
Üst kat için merdivenleri çıkarken çok hoş sürprizlerle karşılaştım. Basamaklardan birinde eski bir bisiklet, merdiven boşluğunda da Star Wars filmindeki robotlardan birisi... Fotoğraf çekmeyi sevenler için tam bir cennet Karabatak..
Üst kat ağırlıklı olarak kitap okuyan, laptop'larıyla oturan kişilerle dolu. Daha çok sessiz alan olarak düşünüldüğünü öğrendiğimiz üst kat saatlerce oturmalık, iş yapmalık bir yer.
Yine üst katta yer alan, Julius Meinl'in hediyelik eşyalarının sergilendiği bölümden zor sıyrılıp kendimi tekrar sokağa attım. Neyse ki Özgür yalnız değildi. Aşağıdaki sevimli kedicik, hem güneşin tadını çıkartıyor hem de yemeklerden arta kalanları koparmaya çalışıyordu.
Özgür hesabı öderken ben de yan taraftaki sanat galerisinin vitrinine hızlı bir bakış attım. Fiyatlarını soramadım ne yazik ki ama oldukça güzel takı tasarımları olduğunu söyleyebilirim. Özellikle kadın ve erken vücudundan oluşan yüzüğe bayıldım.
Fiyatlara gelince; çay ve kahveler 2-6TL arasında değişiyor. Bir filtre kahve ve latte'ye toplam 8TL ödedik.
.........................................................................................................................................
The extremely beautiful, a hundred years old, 2 floor building, has been converted from an old warehouse to a wonderful cafe. Taking advantage of the nice weather, Ozgur and I found ourselves a nice table outside. We were lucky cause after us, all the tables got occupied. The international crowd especially, seemed to be well aware of the place.   

Karabatak gives the feeling of a hip coffee-shop rather than a cafe. Still, you can find some basic things to eat, such as, schnitzel, pasta, and salad for main course and croissant and omlets for breakfast. If you ask me, however, I'd suggest just enjoying a cup of coffee and chill out. That's what we did :).  
Bu the way, I loved the ashtray attached to the table. Its mobility, esthetic look, and ease of opening and closing, makes it a practic and nice choice.  

Ozgur, who had been here before, insisted that I see inside, especially the second floor. Why so, I guess you can understand from the pictures below. The black and white Indian paving tiles and the naturally kept grey stone walls have not only helped to preserve the old look but also created a cool atmosphere. The vintage Meinl posters all over the cafe would normally bother me, but somehow, it just seems right. 
I faced many nice surprises on my way up to the second floor. An old bike on one of the stairs and a Star Wars robot on the staircase.. This place is heaven if you enjoy taking pictures..
The second floor is mostly comprised of people reading books or working on their laptops. It's the perfect place to get inspiration. The Meinl souvenirs in one of the corners definitely gave me some ideas :). 
I was a bit worried Ozgur would be bored to death while waiting for me but lucky he was accompanied by this cute little fellow below. She must be used to the attention cause I had no hard time whatssoever getting some nice shots. 
While Ozgur was paying the bill I took a quick look at the art galery next doors. Unfortunately I didn't get a chance to ask the prices but I did see some pretty stylish jewelleries. Especially the ring, representing the female and male body, was gorgeous. 
As for the prices; the tea and coffees cost around 2-6TL. We paid 8TL for a filter coffee and a latte. 










16 comments:

  1. teşekkür ederiz, gerçekten güzel bir yere benziyor, gideceğim galiba :) özenli yazılarınız hoşuma gitti çok..

    ReplyDelete
    Replies
    1. çok teşekkürler :) sizin blogunuzu da çok beğendim, hemen takibe aldım. bu arada karaköy'de fransız pasajının içindeki pop-up vintage gözlükçü ve kağıthane adındaki dükkana da uğrayın, çok seveceksiniz..

      Delete
  2. Cok keyifli sohpetlerin yapilabilecegi bir yere. benziyor Karabatak,cok begendim

    ReplyDelete
  3. çok güzel bir yere benziyor, blogunuz harikaa baya bir vakit harcadım notlar aldım sayenizde:)

    ReplyDelete
  4. Karabatak'ta star wars'taki bir robot olarak atifta bulundugumuz figur "bounty hunter" olmasin :)) kizdirmayalim fan'leri simdi...

    ReplyDelete
  5. Bir pazar gitmiştim de kalabalıktan yer bulamamıştık :/ Sanırım yazılmaya devam edildikçe daha da kalabalıklaşacak :)

    http://trendsum.blogspot.com/

    ReplyDelete
    Replies
    1. Cok haklisin valla :( Ozgur de ayni seyi soylemisti yazmadan edemedim cok guzel yer :)

      Delete
  6. This place looks great. I am assuming it is Istanbul (that is where you blog about and from, I think?). This is a city i have long wished to go to and somehow have never made it (yet). Something, by the look of things, and because of my love of Turkish food, I will have to fix soon.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Thanks, I'm happy you liked it! Yep, so far all the places have been in Istanbul. You should definitely come, I'm sure you'll love it. Anthony Bourdain was here in 2010 and visited Ciya, one of my earlier posts.
      I saw you tried some baklava in London. When you come, you should definitely try some baklava in Gulluoglu in Karakoy. They're the best :)

      Delete
    2. I dream of the day I can eat baklava in Istanbul!

      Delete
  7. blogunuza fena halde bayılmış durumdayım :) sevgilimle tavsiye ettiğiniz her her her yere tek tek gideceğiz gibi gözüküyor :) takipteyim banada beklerim :)

    ReplyDelete
    Replies
    1. yeni yerler bulursanız da duymak isterim :), girdim, üye oldum, yorum yaptım bile :)

      Delete
  8. teşekkür ederim :) bi gözüm blogunuzdaaa çok güzel sevgiler :)

    ReplyDelete
  9. Burasi da cok guzel bir yere benziyor, henuz gidememis olmam cok uzucu, en kisa zamanda her iki mekana da ugrayacagim!

    ReplyDelete
  10. bundan 1 ay önce karabatak hakkında araştırma yapmış ama hiçbirşey bulamamıştım... şimdi tamamen tesadüf blogunuzu keşfettim.. böyle detaylı bir yazıydı işte aradığım. çok teşekkürler :)

    ReplyDelete
    Replies
    1. biz teşekkürler ederiz! yazılarımızın tesadüfen bulunması ve işe yaramasına çok sevindik :).

      Delete

Would love to hear what you think!

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...