Tuesday, April 10, 2012

Çılbır'ı müzedechanga'da denemeye ne dersiniz? .. Try out the dish of Sultans at muzedechanga in Emirgan

müzedechanga hakkında daha önce de yazmıştım, İstanbul'un en sevdiğim kahvaltı mekanlarından birisidir diye.O zaman yeterince fotoğraf çekmemiştim diyerek tekrar gitme ve hakkında yazma bahanesi de bulmuş oluyorum böylece.
müzedechanga Emirgan'da Sakıp Sabancı müzesinin içerisindeki restoran/cafe. Öğle veya akşam yemeği için gitmediğim için onlar hakkında yorum yapamayacağım ama kahvaltısının enfes olduğunu söyleyebilirim. Özellikle sıra dışı tatları denemek istiyorsanız müzedechanga bunun tam yeridir. 
 I wrote about muzedechanga in one of my earlier posts, stating how much I loved their breakfast. Unfortunately, or maybe fortunately :), I wasn't able to take many pictures at that point, hence an excuse to go back. 
muzedechanga is a restaurant/cafe inside the Sakip Sabanci museum in Emirgan. I don't know much about their lunch or dinner foods but I can ensure you that their breakfast is delicious. Especially, if you want to try out different tastes, muzedechanga is the perfect place for it. 
..................................................................................................................................

Güneşli bir Pazar günüydü. Sabancı müzesinde Rembrandt ve Çağdaşları sergisinin yer aldığı ilk aydı. Özgür'ün yoğun itirazlarına rağmen müzedechanga'da kahvaltı etmeyi kafama koymuştum. Öğle saatini de geçmiş olduğu için kalabalık olacağını tahmin edebiliyorduk. Ama ne kalabalık ne kalabalık. Neyse ki arabamızı yanımıza almamıştık, yoksa müze içerisinde park yeri bulamayacaktık. Sergiye gelmiş kalabalığı arkamızda bırakmayı başardıktan sonra cam kenarında bir masaya kurulduk. 
Aslında yaz aylarında açık olan terası tercih etmenizi öneririm. Muhteşem bir boğaz ve Atlı Köşk'ün yem yeşil bahçesi manzarası eşliğinde güzel bir kahvaltının üzerine yoktur. Ama ne yazik ki o gün dışarıdaki bütün masalar doluydu. Mümkünse daha erken saatlerde gitmeye çalışın. 

Kahvaltıyı beklerken müzedechanga'nın çok sevdiğim alkolsüz satsuma'sından istedim. Portakal greyfurt karışımından bile daha çok sevdiğim birşey varsa o da müzedechanga'nın portakal suyu ve Bodrum mandalinası karışımından oluşan satsumasıdır. Ben kahvaltı falan dinlemem, alkollü birşey istiyorum derseniz de passionfruit, portakal suyu ve şampanya üçlüsünden oluşan Passimoza güzel bir seçim olabilir.
Münferit'e nasıl kızarmış ekmek ve kağıtta trüf yağlı peynir için gidiyorsam müzedechanga'ya da çılbır ve Kastamonu köy ekmeği için gidiyorum. 
Kastamonu köy ekmeği bence Türkiye'deki en başarılı ekmek. Annemlerin evinde de daima o ekmekten yenir. Hem tok tutar hem de mideyi rahatsız etmez. Normalde çok sevdiğim ve müzedechanga'nın ekmek sepetinde de yer alan simidi bile yok saymaya sebep olur.
Çılbır Vikipedi'ye göre "Batıkaradeniz bölgesinde genellikle Zonguldak yöresinde, et suyuyla ıslatılmış yufka üzerine et konulan bir yemek çeşididir". Benim bildiğim ve müzedechanga'daki yapılışa daha yakın olan Çılbır ise haşlanmış suda kırılmış yumurtaların sarımsaklı yoğurt ile servis edilmesidir. müzedechanga'daki Çılbır Zahter ve kırmızı biberli kruton ile servis edilmektedir.   
Her ne kadar Çılbır ve ekmek tek başına karnınızı doyuracak nitelikte olsa da menüdeki kahvaltı tabağını da alın derim. Simit, Kastamonu köy ekmeği, elmalı rulo, beyaz/keçi/Bergama tulum peynirleri, Antakya kırma yeşil zeytin, balkabaklı muhammara, kaymak, reçel, petek bal, peynirli patates krokette kayısı köy yumurtası, mini pastrami sandviç, kiraz ağacı isli lor peyniri, domates ve salatalıktan oluşan kahvaltı tabağı size tam bir ziyafet yaşatacak. Kulağa çok geliyorsa da sakın aldanmayın, tek başına rahatlıkla yiyebilir ya da Çılbır'ı da ekleyerek iki kişi paylaşabilirsiniz. 
Kahvaltı tabağında mini pastrami sandviç hariç (onu da pek özel bulmadığım için) her şeyi çok beğenmekle birlikte peynirli patates krokette kayısı köy yumurtası ve kiraz ağacı isli lor peyniri kesinlikle favorilerim. Özellikle aşağıdaki fotoğraftaki peynirli patates krokette kayısı köy yumurtasına hayranım. Sıcak servis edilen bu yiyeceği kestiğinizde yumurtanın sarısı akıyor içinden. Resmen bandıra bandıra ye beni diyor :). 
Böyle güzel ve yöresel tatlarla dolu bir kahvaltıdan sonra Türk kahvesi içmeden olmaz diyerek birer tane sipariş ettik. Ne mutlu bana ki lale şeklinde bir ahşap tutacağın içinde lokumlar geldi kahve ile birlikte. Bir dahaki sefere kesin nereden aldıklarını soracağım. Misafirlerinizi etkilemek için güzel bir sunum. 
Türk kahvesi de gazete kağıdından hazırlanmış bir altlık ile geldi. Aklınızda bulunsun. Kolay, pratik ve güzel bir çözüm. 
Biraz kalabalık ama nihayetinde güzel bir kahvaltı geçirdik. Sizlere de şimdiden afiyet olsun. 

Fiyatlara gelince; kahvaltı tabağı 38TL, Çılbır 13TL, diğer kahvaltı seçenekleri 14-27TL, meyve suları 9-16TL arasında ve alkollu kokteyller 25TL'ydi. 

Puanlarımız: 
Genel 7
Lezzet 8
Servis ve ambiyans 6 (normalde 7 ama kalabalık olduğu için 6) 
...................................................................................................................................
It was a sunny Sunday afternoon. The first month of the Rembrandt exhibition at the Sabanci museum in Emirgan. Despite Ozgur's objection I was determined to go. Of course he was right since it was probably the most crowded day we could have chosen. Thankfully, we hadn't brought our car, otherwise we wouldn't have found a spot at the already packed parking place. Leaving the crowd who had come to the museum behind, we found a nice spot by the window and finally relaxed.

Normally I would prefer to sit at one of the tables on the terrace that's open during spring and summer time. There's nothing better than to have breakfast while enjoying the beautiful Bosphorus view and feeling the fresh breeze in your face. Unfortunately, there were no empty tables that day so we had to sit inside, still by the open window though. If you have the chance, try to arrive earlier than noon. 
While waiting for our orders to come, I asked for the non-alcoholic satsuma I like so much. If there's one thing I enjoy better than orange and grapefruit juice, it's muzedechanga's satsuma, made up of Bodrum mandarin and orange juice. You on the other hand, might prefer something alcoholic, which, in that case, I'd suggest you try the Passimoza, i.e. the mix of passionfruit, orange juice, and champagne. Or maybe just a glass of tea :). 
The major two reasons I go to muzedechanga are: its Cilbir and village bread from Kastamonu. 
The bread from Kastamonu is, in my opinion, Turkey's best bread. Not only does it keep you full, but also doesn't hurt your stomach. I even prefer it to the simit (similar to a pretzel) that's also served at muzedechanga (above). 
Cilbir is a Turkish dish made up of poached eggs with yoghurt and garlic sauce. In Wikipedia it's stated that there are records of Cilbir being eaten by the Ottoman sultans as far back as the 15th century. The version served at muzedechanga also contains zahter and red pepper croutons. 
Even though Cilbir is filling enough, my suggestion would be that you order the breakfast plate on the menu. It contains simit, toastead bread from Kastamonu, apple tart, feta/goat/Bergama tulum cheese, green olives from Antakya, clotted cream, orange jam, honey, mini pastrami sandwich, lor cheese (similar to ricotta), tomatoes, cucumber, and boiled egg inside of a cheese potato croquette. Don't let it fool you with the feeling that it's too much. As you can see below, you'll have a small bite of each. Ozgur and I shared one with cilbir, something you can do as well.  
Despite liking almost everything in the breakfast plate, aside from the mini pastrami sandwich (cause I didn't find it any special), the above lor cheese and below cheese and potato croquette with egg inside were my absolute favorites. Especially the croquette I found fascinating with the egg yolk just pouring out of the croquette.  
As any Turkish person would do, we finished our breakfast with a traditional Turkish coffee. Lucky me, the coffee was served with lokum (Turkish delight) on spits in a tulip shaped wooden sculpture. The next time I go there, I'll definitely ask where they got it from. It would be the perfect idea to impress your guests. 
All in all, a crowdy but nice breakfast. 

As for the prices; the breakfast plate cost 38TL, Cilbir 13TL, other breakfast choices between 14-27TL, fruit juices 9-16TL, and coctails 25TL. 

Our points: 
General 7
Taste 8
Service and Ambiance 6 (normally it's a 7 but due to the crowd that day a 6)     

6 comments:

  1. harika bir blog ...iyi ki de tanıştım sizinle ....ne kadar faydalı ,süpper süpper ...sevgiler

    ReplyDelete
    Replies
    1. cok tesekkurler :) haftasonuna guzel baslamak icin harika bir yorum :)
      sizin blog da ayni sekilde cok guzelmis. hemen yorum yazdım bile

      Delete
  2. Merhaba Yildiz gercekten faydali bir blog baya yararlanicaz sizden:) hatta gecen gun senin bu yazindan esinlenerek ve yolumuzun uzeri olmasi sebebiyle burayi deneyelim mi diye Aysun'la konusurken kendimizi birden Emirgan da lalelerin arasinda bulduk baska sefere deniyecegiz ama :) sevgiler.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Cok sagol, seninkini de cok begendim, karsikli birbirimizden faydalanacaz anlasilan :). Guzel bir havada gidin kesin, terasinda oturursunuz, manzara super. Rembrandt sergisi de var, gerci cok az resmi ama yine de. Aysun'la konusursan benim icin cok op.

      Delete
  3. Daha önce yazımda haftasonu kalabalık olduğu için haftaiçi gitmeye çalışın demiştim ama haftaiçi kahvaltı servisi olmadığını öğrendiğim için bu yorumumu düzelttim. karışıklık yarattıysa kusura bakmayın..

    ReplyDelete
  4. Çilbirı demememiştim, kesinlikle deneyeceğim.

    www.trendsbysevi.blogspot.com

    ReplyDelete

Would love to hear what you think!

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...