Saturday, March 17, 2012

Nişantaşı Delicatessen'in Yeşil Gözlü Müdavimi

İstanbul'un en sevdiğimiz mekanlarından biri hiç tartışmasız Delicatessen. Özellikle kahvaltıları için en azından iki haftada bir gitmeye çalışıyoruz Özgür'le.

Anlaşılan Delicatessen için yanıp tutuşan tek biz değiliz. Öğrendiğimiz kadarıyla kapıdaki yeşil gözlü misafir de müdavimlerindenmiş. 

Hava güneşli olmasına rağmen henüz kış soğunu atamadığı için mecburen içeriye sığındık. Yoksa terası, manzarası olmasa dahi, sıcak ortamıyla boğazı aratmıyor. 

İçeri girer girmez fırından taze çıkmış brownie ve poğaçaların buram buram kokuları burnumuza geldi, bizi daha da keyiflendirdi. Tabi dayanamayıp çay ile birlikte hemen birer poğaça istedik.
Özgür'ün "tıpkı anneminki gibi" dediği poğaça, hafifliği ve içine koydukları çiğ badem ile benim için bir favori haline geldi. 

Delicatessen'i bu kadar sevmemin nedenlerinden birisi şarküteri vari havası. Kapıdan girince sağda teşhir edilen börek ve tatlılar, solda eve götürmek için satılan reçel ve peynirler, tavandan asılı önlükler ve ortadaki masada çeşitli boylarda yer alan ekmek tahtaları mekana farklı ve sıcak bir hava katıyor.


Biz kahvaltısını tercih etsek de öğle ve akşam yemekleri için de güzel bir seçenek. Özellikle sandwichleri ve tartları denemeye değer. Üst katta arkalara doğru yer alan büyük masa bir araya gelip hoş sohbet takılmak isteyen bayan gruplar için ideal. Yanılmıyorsam 8 kişiye kadar rahatlıkla oturulabilinir. 

Poğaçalardan sonra Özgür, bir dilim kızarmış köy ekmeği üzerinde sunulan çırpılmış yumurta, bense çok sevdiğim meyve-yoğurt-granola üçlüsünü sipariş ettik. Bu seçeneğin en güzel yanı üçünün de ayrı geliyor olması ki kendin istediğin miktarlarda karıştırıp yiyebiliyorsun. Granolanın içindeki kabak çekirdeği de tıpkı poğaçadaki çiğ badem gibi ayrı bir lezzet katmış.


Yemeklerden kafamızı kaldırmayı başardığımızda hem sağımızda hem solumuzda oturan çiftlerin yabancı olduğunu farkettik. Daha önceleri de aynı şeye dikkat etmiştik. Yabancıları kendilerinini evlerinde gibi hissettiren, onların bu kadar tercih ettiği bir yer olduğu için Delicatessen'i ayrıca kutlarız. 

Son olarak, Özgür'ün kahveye düşkünlüğü ve bu konudaki hassasiyetinden daha önce de bahsetmiştim. Delicatessen'in beyaz mug'larda servis edilen filtre kahvesi onun için bir favori. Bu da kahve sevenlere duyurulur. 

Metronun yolunu tutmadan önce artık sadece Nişantaşı'nda olan Nespresso'ya da uğramayı ihmal etmedik. Ristretto, Arpeggio ve Roma üçlüsünü aldıktan sonra mutlu bir şekilde Nişantaşı'ndan ayrıldık.     


Yediklerimiz ne kadar mı tuttu?
2 kişi toplam 78TL (3 çay, 2 filtre kahve, 2 poğaça, 1 çırpılmış yumurta, 1 katı yumurta, 1 meyveli yoğurtlu granola). 

Puanlarımız:
Genel 9
Lezzet 9 
Ambiyans ve servis 9   

No comments:

Post a Comment

Would love to hear what you think!

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...