Monday, April 8, 2013

Türkiye'nin İlk "Gerçek" Steakhouse'cusu Armutlu Dükkan / Turkey's First "Genuine" Steakhouse... Dukkan in Armutlu

Steakhouse deyince akla ilk gelen isimler Nusret ve Günaydın. Oysa ki, Türkiye'nin ilk gerçek steakhouse'u 2007 yılında Küçük Armutlu'da açılan Dükkan'dır. İzmit'teki besi çiftliğinde, yine Türkiye'nin ilk süt danası üretimini gerçekleştiren Emre Mermer, önce toptan satış, ardından perakende, son olarak da restoran konsepti ile muhteşem etleri tüketicinin karşısına çıkarıyor. Burgerlerine bayıldığım Dükkan Burger ne yazık ki iflas ediyor ve büyümesi gerekirken gittikçe küçülüyor. Neyse ki Küçük Armutlu'daki steakhouse sapasağlam yerinde duruyor ve her zamanki güzel hizmeti ve lezzetli yemekleriyle bizi büyülüyor. 

The concept steakhouse is relatively new in Turkey. Two names that come to mind with regards to steak in Istanbul, are Nusret and Gunaydin. But what many people don't know, is that the first steakhouse was opened in 2007 in Kucuk Armutlu by stockbreeder Emre Mermer. Starting as a retail store, the meat becomes so popular that Dukkan soon turnes into a restaurant. Unfortunately the many Dukkan Burger places are currently closing doors, as the owner has filed for bankruptcy. Thankfully, the original steakhouse in Kucuk Armutlu is still there, serving delicious steaks in an original and peaceful setting.  
...........................................................................................................................
Küçük Armutlu'daki Dükkan Steakhouse'u ilk ziyaret edişim. Bebek'teki Dükkan Burger'in çizburgerlerine bayılıyorum ama markanın steak'lerini daha önce tatmak hiç nasip olmadı. Çölün ortasında bir vaha adeta. Bu cesur girişimi için Emre'yi ayakta alkışlıyorum. Yerden tavana yükselen siyah çerçeveli camlar, Nişantaşı'na ait bir cafe veya mağaza izlenimi yaratıyor. 
It is my first visit to Dukkan Steakhouse in Armutlu. I've had the cheeseburgers before at Dukkan Burger, which I love, but never had the chance to try the steak. The location is rather interesting. Located in the middle of nowhere, the restaurant immediately catches your eye with its large black frame windows.

Girer girmez solda etlerin muhafaza edildiği dolap, karşıda ise, mekanın büyük kısmını kaplayan kömür ızgara bulunuyor. Oturma alanı, 6 kişilik bir kaç tahta masadan oluşuyor. Boş olan yere yerleşiyorsun. 
There are only a few tables, all of which are mostly for sharing. 

Salam kesme makinesinin kullanıldığını görmüyorum. Süs olsa gerek. Pek de güzel. Hemen üstünde, ayın lezzetini yazan bir kara tahta asılı. Bu aya özel, Alaska havyarlı steak tartar var. Kulağa çok havalı gelmekle birlikte bu sefer pas geçiyoruz. 
I believe the manual meat slicer is only for decor but you never now. Either way, it's beautiful. On the blackboard above, the special of the month is listed. This month's special is steak tartar with Alaska caviar. 
Önden dana bacon, iki parça taze sosis ve avokadolu salata istiyoruz. Dana bacon taptaze. Hafif bir tütsü tadı geliyor ağza. Karabiber ve zeytinyağı da ekleyerek çatalımıza dolaya dolaya adeta spagetti gibi yiyoruz. Koca tabak anlamadan bitiyor. Bu arada bütün yemekler ekmek tahtası benzerinde "tabaklarda" servis ediliyor. Hem göze hitap ediyor, hem de oldukça keskin olan bıçağı rahatça kullanmamızı sağlıyor. 
We order calf bacon, two pieces of sausage, and avocado salad for starters. The bacon is insanely fresh. A slighly smoky flavor hits the tongue. Up on recommendation, we add olive oil and black peppercorn. The "bread board" like plates both look nice and make it a lot easier to cut the food. 

Ev yapımı dana sosis tam anlamıyla enfes. İçinde elma kurusu ve rezene bulunuyor. Öğreniyoruz ki sosisin etrafı suni bağırsak ile değil, doğal bağırsak ile yapılmış ve bu nedenle gönül rahatlığıyla yiyebiliyoruz. Bunu da ilk defa duyduğumu itiraf ediyorum. Sosis yumuşacık ve içi et gibi. Mutlaka denemeniz gerekiyor. 
The home made sausage is definitely a must. It's prepared with dried apples and fennel and thus has a slightly sweet taste. Natural sausage casing is used as the skin, making us feel much better about ourselves.

Avokadolu salata yerine ızgara sebze söylemenizi öneririm. Avokadoyu çok sevmekle birlikte, tadına katlanamadığım Akdeniz yeşillikleri şu dünyadan yok olsa mutlu olacağım. Özellikle renkli biberlerin ızgarasını istemiş olsak çok daha mutlu olacağım. 
The salad was nothing special so I'd suggest you order grilled veggies instead. The paprika in particular looks delicious. 

Masada hazır bekleyen dilimlenmiş ekmek kendi üretimleri. Ekşi doğal maya ile yapıldığı için, ekşili yoğun bir tadı var. Dışı sert, içi kıvamlı. Tam sevdiğim gibi. Amerika ve Avrupa kültüründe olan tereyağı ile servis ediliyor. Özgür de ben de bayılıyoruz. 
I'm a fan of home made bread. The one at Dukkan definitely makes it into my top 3 list. It's made with sourdough, making the outer layer crusty and the interior rich and thick. 

Rib eye, yani dana pirzola (50TL) Dükkan'ın en çok tercih edilen etlerinden birisi olduğu için ben de onu söylüyorum. Özgür ise her zamanki gibi tercihini kuzu pirzoladan (35TL) yana kullanıyor. Aşırı yağlı olmasın diye garsonu uyarınca o da nazikçe, "Ete lezzet veren yağdır." diye cevap veriyor. Haklı tabii :). Yediğim rib eye tam yağlı. Tam yağlı etleri de uzunca dinlendirmek gerekiyormuş. Soğuk ve nemli bir odada, eti tavana asıp, 4-6 hafta arasında bekletmeli. Bu şekilde et, su kaybedermiş ve daha yoğun ve lezzetli olurmuş. Buna kuru dinlendirme, yani dry age, deniyor. 
As the rib eye (50TL) is the most recommended and favored steak, I decide to give it a try. Ozgur, as always, orders lamb chops (35TL). Both the steaks contain lots of fat. Apparently that's the desirable state of a good meat, as it's what gives flavor to the steak and prevent it from getting dry. All steaks are dry aged, increasing their "beefiness". 

Steakler, ateşi hep aynı sıcaklıkta tutan, özel tasarlanmış bir mangalda pişiyor. Etlerimizin içi pembemsi ama kanlı değil. Tam olması gerektiği gibi. Tabağa bir damla bile kan bulaşmıyor. Masada duran deniz tuzundan da üzerine biraz ekleyince tam bir lezzet şöleni yaşıyoruz. Oldukça sulu, mineralli, yumuşacık ve yoğun aromalı etlerimize hayran kalıyoruz. İki tip hardalı tabaklarımıza koysak da ete eklemeye hiç ihtiyaç duymuyoruz.  
The meat has a perfect pink color inside and not a single drop of blood is seen. We add some sea salt and find ourselves in a steak heaven; more juicy, aromatic and tender then ever before.    

Etin yanına kömürde patates, kızarmış patates ve garsonumuzun ısrarıyla Çanakkale domatesi istiyoruz. Domates deyip geçmeyin, sanki içine domates şurubu eklemişler, o kadar aromalı. Sert ve sulu. Mangalda hazırlanmış isli patates harika. Üzerine deniz tuzu ve biraz zeytinyağı eklenerek pişiriliyor. Porsiyonu 7TL ve üç adet patatesten oluşuyor. Kızarmış patates güzel ama diğer patates dururken gereksiz.  
The Canakkale origin tomatoes are the best I've tried so far. It's almost as if tomato syrup has been added. Another must is the grilled potatoes. They are being prepared on the barbecue with sea salt and olive oil. One serving contains 3 potatoes and costs 7TL. 

Kadehte kırmızı şarap olarak bir tek Likya Cabernet (12.50TL) var. Kolay içimli, hafif aromalı, fazla tanenli olmayan güzel bir şarap. Sapsız şarap kadehleri şeklindeki bardaklarda servis edilmesi çok hoşuma gidiyor. 
Only one option is available as red wine on the glass, and that's the Likya Cabernet (12.50TL). It's a light body, balanced, easy to drink wine. I especially love the "wine" glass.  

Daha güzeli olamaz diye düşünürken masaya kalıp şeklinde, altın külçelere benzeyen bitter çikolata geliyor. Kahve Dünyası'nın çikolatasıymış. Bıçakla istediğimiz kadar alıyoruz. Yine ikram olarak gelen espresso ile birlikte tatlı niyetine bolca yiyoruz. Bana göre bu kalıp çikolata, Dükkan'ın alametifarikası olmalı.  
Just when I think that it can't get any better, a block of bitter chocolate arrives at the table. Just eat as much as you like. That and the espresso are both on the house. I love love love it! 

Bu kadar yemeğe iki kişi 200 TL veriyoruz. Nusret ile kıyaslandığında makul, çikolata ve espresso ikram, oturmak için yarım saat beklemek zorunda kalmıyorsunuz ve servis çok iyi. Huzur içinde güzel bir steak yiyebileceğim bir mekan bulduğum için çok mutluyum. 
The food costs approximately 100TL per person. It's pretty reasonable when you compare it with some other steakhouses in Istanbul and the service, atmosphere and taste of the food puts Dukkan above them all. 

Dükkan Steakhouse 

Adres: Fatih Sultan Mehmet Mahallesi, Atatürk Caddesi No: 6 Küçük Armutlu - Sarıyer, Istanbul 

Tel: 0212 277 3848

Web: www.dukkanistanbul.com




4 comments:

  1. bende hep denemek isterdim burayı.
    bu kadar güzel bir yazıdan sonra kesin hızlandırmalıyım..
    teşekkürler

    ReplyDelete
    Replies
    1. Gecikmeli dönüşüm için kusura bakmayın. bu aralar çok yoğun geçti, bloga ancak yazı yazmak için bakabiliyorum. umarım beğenirsiniz. ben de hep denemek isteyip bi türlü gidememiştim. belki de beklemiş olmak iyi oldu, aşırı kalabalık olmuyor artık. pazar geç olmadan giderseniz en rahatı. sevgiler.

      Delete
  2. Ahahah akdeniz yesillikleri konusundaki hissiyatina aynen katiliyorum : ) Cok yakin olmasina ragmen gitmemistim Dukkan Armutlu'ya oyle bir guzel yazmissin ki bu hafta programa aldim bile. Dukkan'in besi sut danasi uretiminde oncu hatta yanilmiyorsam su sira tek oldugunu ve Nusret'e filan eti onlarin verdigini okumustum. Yalniz iflas konusunda ve bazi konularda (et tedariki gibi) cok tesadufi ve birinci agizdan ogrendigim seyler var. Bir gun denk gelirsek ozel olarak anlatirim sana : ) Yine guzel bir yazi kalemine ve agiz tadina saglik.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Bir gün lütfen denk gelelim. bu restoranlar konusundaki bilgi ve birikimini lütfen benimle de paylaş :). ben de o zaman her zamanki gibi faydalı yorumun için teşekkür ederim :).

      Delete

Would love to hear what you think!

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...