Thursday, April 25, 2013

Gastroistanbul'la Vazgeçemediklerimiz.../ Food Feast with Gastroistanbul

Kilo almayacağımı bilsem 7/24 yemek yerdim diyenlerden misiniz? Öyleyse siz de benim gibi bir obursunuz ve bu haber de tam size göre. 9-12 Mayıs tarihleri arasında Küçükçiftlik Parkı'nda İstanbul'un bugüne kadarki en büyük yeme içme festivali gerçekleşecek. Arçelik ana sponsorluğundaki Gastro Istanbul'u önden tanıtmak için de bloggerlar olarak Mutfak Sanatları Akademisi'ne davet edildik.
Yemek yapmayan, daha çok yiyen birisi olarak, üç saat boyunca yemek yapacağımızı öğrenmek beni birazcık tedirgin etmedi değil. Üstelik yanımdaki bloggerların hepsinin yemek üstadı olduğunu görünce daha da çok. Neyse ki, bir iki fiyasko hariç, günü başarıyla tamamladım sayılır. 

I love food. I think about food all the time. I'd probably eat 24/7 if I knew I wouldn't gain weight. If you feel the same, then this event is your thing. On 9-12 March, the biggest food and drinks festival Istanbul has seen so far, i.e. Arcelik Gastro Istanbul, will take place in Kucukciftlik park. Me and some other food bloggers were invited to MSA (Culinary Arts Academy), to hear more about this event.   
..........................................................................................................................................
Kısaca Gastro Istanbul nedir ve neden orada olmalısınız. Türkiye'de yeme içmeyle ilgili alakası olan ne kadar resmi, gayri resmi kurum ve kişi varsa, hepsi Gastro Istanbul'un bir parçası. Lucca, Sunset, Midpoint, Köşebaşı ve daha bir çok restoran kuracakları lezzet standlarında festivale özel menüler sunacaklar. Türk Mutfağı Derneği, festival çadırında, Türk Mutfağı üzerine paneller düzenleyecek, usta şefleri pişirme demonstrasyonları yaparken göreceğiz. Lokal bir pazar kurulacak ve Anadolu'nun dört bir yanından ekolojik gıdalar tezgaha çıkacak. Bunların hiç biri beni sarmadı derseniz de rakı kokteylleri dahil bir çok kokteylin servis edileceği kocaman bara ne dersiniz? Tabi ki bir de müzik olacak. Biletler biletix.com'da
Shortly, what is Gastro Istanbul and why should you be there? Because the Turkish cuisine is, after all, the third biggest cuisine in the world and here, you'll get to taste the best of Turkish food     and learn more about it through various panels. More than 30 restaurants will serve special tasting menus at their stalls and you get to watch famous chefs demonstrating their cooking skills. A local bazaar with ecological products from all over Turkey will be available for sale. If this is not enough, do come for the live music and for the bar preparing crazy coctails, including raki coctails. Tickets are available at biletix.com

Gelelim bugünkü yemek pişirme deneyimime. 3 saate sığacak çok yemek var. "Vazgeçemediklerimiz" ismi altında, tavuklu sezar salatası, porçini mantarlı risotto, Cafe de Paris soslu antrikot ve sıcak volcano kek yapacağız. Off of dediğinizi duyar gibi oldum. Yanımdaki istasyonda duran Endi'nin Mutfağı'ndan Tuğba'ya dönüp, "senden kopya çekebilir miyim?" diye soruyorum. 
While chatting about Gastro Istanbul, we also cook. It's three hours of heaven with caesar salad, risotto with porchini mushroom, Cafe de Paris sauce steak, and hot volcano cake on the menu. For this one time only, I'm not going to translate the remainder of the post, as it is all about the recipes. If you do want it however, please let me know. 

Tariflerin hepsi en altta mevcut. Dikkat edilmesi gereken ve bizzat kendim batırdığım noktalar ise şu şekilde. 

Tavuklu sezar salatası:

Sanki yemek yapamadığımı söylemem yetmiyormuş gibi, bir de insanlara kanıtlama ihtiyacı duymuş gibi davranıyorum. Zeytinyağı ve elma sirkesini birbirine karıştırıyor, önce zeytinyağı ekleyeceğime elma sirkesini koyuyorum. Neyse ki dünyanın sonu değil, o da oluyormuş ama doğrusu, yumurta sarısı ve hardalı zeytinyağı ile çırpıp, kıvama gelince diğer malzemeleri eklemek. Zeytinyağı çok yavaş ekleyin ki kesilmesin. Bu kavramı da ilk defa duyuyorum :). İyice kıvamlı bir hale gelene kadar zeytinyağı eklemeye devam edin. Elinizi korkak alıştırmayın. Julia Child'in söylediği gibi, "Hiç bir zaman yeterince tereyağı kullanamazsınız." Ya da bizim durumumuzda, zeytinyağı. 
Marul yapraklarını bıçakla değil, elinizle kırarak bölün. Galiba vitaminlerini bu şekilde daha iyi korumuş oluyorsunuz. Ya da en azından daha şef vari durmuş olursunuz. Bunun dışında bir şey yok sanırım. İlk yemeğim başarıyla tamamlanmıştır. Bu arada evet, sezar sosa mayonez kullanmıyoruz. Doğrusu bu olsa gerek ki, tadı bir harika. 


Porçini mantarlı risotto:

Risotto'da biraz zorlandığımı itiraf etmem gerek. Pirincin nişastası kaçmasın diye tavadaki pirinci karıştırmak yasak. Onun yerine omleti çevirir gibi pilavı çevirmemiz gerekiyor. Buradaki püf nokta, tavayı hafif aşağıya bakacak şekilde tutmak ve bilek hareketiyle tavadaki malzemeleri karıştırmak. Kısa boyluysanız tezgahtan biraz uzaklaşıp o şekilde yapmanız daha iyi, yoksa uğraşırken bileğinizi kırabilirsiniz. Ben pirinçlerimin yarısını yere döküyorum fırlatırken, o kadar hırsla yapıyorum, ama yine de çevirebiliyor olmam bile başarı. 
Tavuk suyunu kepçe kepçe ekleyin. Suyunu çektikçe yeni kepçe ekleyin. 1lt tavuk suyu yazıyor ama pirincin tadına bakın. İstediğiniz diriliğe göre gerekirse daha fazla veya daha az ekleyebilirsiniz. Tereyağı ve parmesan, risottonun kendi ısısıyla eriyor. Tekrar ateşe koymaya gerek yok. Voila. Risotto yapmak ne kolaymış meğer diyorum ama bir kez de evde deneyeceğim. Bakalım o nasıl çıkacak. 


Cafe de Paris soslu antrikot: 

İçine rokfor giren her şeye bayılırım. Evde ilk deneyeceğim yemek bu olacak. "Sos kesilmesin" benzeri yeni bir kavram ile burada da karşılaşıyorum. "Etleri mühürleyin". Pişirin anlamında söyleniyormuş. Antrikotlara önceden zeytinyağı koyduğumuz için tekrar tavaya eklemeye gerek yok. Bunun dışında burada bir şey yok. En başarılı yemeğim bu oluyor. 
Sosu tek başına kaşıklaya kaşıklaya yiyorum. Sanırım akşamın 9'unda midem bulantım bu yüzden.  


Sıcak volcano kek, vanilyalı dondurma ile: 

Ahh ah. Tam da her şey beklenilenden çok daha güzel gitti derken tatlıda çuvallıyorum. Kalıpları önce yağlayıp sonra da unluyoruz. Kek yapışmasın diye bolca un kullanıyoruz. Bitter kuvertürü, aklınıza başka yer gelmiyorsa, Kahve Dünyası'ndan alabilirsiniz. Tarifte her şeyi birbirine ekleyin diyor ama biz tereyağı ve kuvertürü ayrı, diğer malzemeleri ayrı karıştırıyoruz. Kuvertür-tereyağı karışımını en son ekliyoruz. 
8-10 dakika pişirin diyor ya, aynen 8-10 dakika pişirin. 10 dakikayı geçmesin. Pişmemiş gibi duruyor olabilir ama ona aldanmayın, yoksa bende olduğu gibi volcano kek yerine mozaik pasta ile bulursunuz kendinizi. Çikolatanın akması lazım. Ne yazık ki ben onu göremiyorum ama başkalarınınkini tadınca ne kadar enfes olduğunu anlıyorum. 


Şefimiz Erkan bey, MSA ve Kiraz Halkla İlişkiler'e bu harika organizasyon için çok teşekkürler. Gastroistanbul'da görüşmek üzere...







    

No comments:

Post a Comment

Would love to hear what you think!

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...