Mavi beyaz renk kombinasyonuna her zaman bayılmışımdır. Bana yazı ve güzel Akdeniz sahillerini hatırlatıyor. Beyoğlu'nda tarihi Hıdivyal Palas'ın içinde saklı Eleos bu hissiyatı İstanbul'a taşımayı başarmış. Mavi beyaz dekor Rum meyhane kültürü ve Ege'nin leziz yemekleri ile birleşince insanın içini ısıtan, neşeli bir mekan çıkmış ortaya. Haydarpaşa'dan Boğaziçi'ne, Kız Kulesi'nden Selimiye'ye harika bir manzara da olunca bir çoğumuzun vazgeçilmezi oluyor Eleos.
I've always loved the blue and white color combination. It reminds me of summer and the beautiful Meditteranean coast. Hidden in the historical Hidivyal Palace building in Beyoglu, Eleos manages to bring out this feeling in the center of Istanbul. The blue and white color decor, tavern ambiance, and delicious tastes from the Meditteranean on the menu all together create a cozy and cheerful restaurant. You can't tell from outside, but Eleos has a wonderful view of the Bosphorus and the old town. Hence, it's understandable why this is such a favorite spot to many.
For English, please scroll down until the Turkish text is finished...
..........................................................................................................................................
Mekanın müdavimi olan arkadaşım Merve'yle gidince terasta çok güzel bir yer bulmayı başardık. İçeriden de manzarayı görebilirsiniz ama en güzeli terastan; mümkünse en dıştaki masalardan. Menüsü balık ağırlıklı; Rum ve Ermeni mutfağından lezzetleri taşıyor. Seçeneklerin fazlalığını görünce pes edip seçimi Merve'ye bıraktım.
Daha oturur oturmaz Uzo ikramı geldi. Uzo, Yunanlı'ların bir nevi rakısı. Bizden farklı olarak Uzo, shot yapılıyor. Geleneği bozmamak lazım diyerek buz gibi soğuk içkiyi bir dikişte bitirdim. Hafif ekşi ama aynı zamanda da tatlı bir tadı vardı. Çok sofistike bir damağa sahip olmamama rağmen Uzo'nun şeker ve limon ile karıştırılarak ikram edildiğini anladım. Hemen ikinciyi istedik.
Sadece iki kişi olduğumuz için soğuk mezeleri az tutmaya çalıştık. Rakı içtiğimiz için klasik peynir ve kavun yanı sıra midyeli lahana sarması, köpoğlu, tulumaki ve çok sevdiğim kaya korusu istedik. Kavun ve peynirden çok bahsetmeye gerek yok; kavun tatlı ve lezzetli, peynir de oldukça yağlı ve kıvamlıydı.
Tulumaki adındaki acılı, cevizli, kurutulmuş domatesli tulum peyniri bohçasına bayıldım. Sarımsak, kimyon ve pul biber baharatları kullanılarak hazırlanmıştı. Damak tadımıza çok uygun bir meze.
Yoğurtlu şakşukanın köpoğlu adını taşıdığını ilk defa bu sene Bodrum'da öğrendim. O zamandan beri her restoranda köpoğlu istiyorum. Sebzelerin Ege'den geldiği özellikle bu mezede ortaya çıktı. Patlıcanların kokusu ve domates salçasının aromatik tadı hala aklımda.
Kaya korusu hayranı birisi olarak her bulduğumda isterim. Ege'de bulmak kolay ama İstanbul'da ismini bile bilmeyen restoranlar var. Neyse ki Eleos bu tipik Ege otunu menüsüne koymayı ihmal etmemiş. Tek şikayetim limonun bana göre biraz fazla kullanılmış olmasıydı. Kaya korusunun farklı ve güzel tadı limonun baskın tadı altında kaybolmuştu.
Midyeli lahana sarması kulağa çok cazip gelmemişti ama tadı oldukça lezzetliydi. Düşününce neden olmasın. Sonuçta içeriği midye dolmasının aynısı. Sadece etrafı lahana ile sarılmıştı. İç pirinç olmasaydı nasıl olurdu bilmiyorum ama bu şekilde lahana ve midye çok yakışmıştı birbirine.
Ara sıcakları beklerken ikram olarak kabak kızartma geldi. Uzodan sonra ikinci ikram oldu bu. Kabak dilimleri dereotu ile bol yağda, sertleşene kadar kızartılınca biraz cipsi andırmıştı. Yoğurtlu sosa batırarak afiyetle yedik. Bu arada hava karardığı ve yeterince ışık olmadığı için, bu noktada fotoğraflarım patladı. Kusura bakmayın.
Adını hatırlayamadığım ama güveçte balık noodle derseniz garsonun kolaylıkla anlayacağı bu ara sıcağı kesinlikle denemelisiniz. Makarna sandığımız noodle şeritlerinin tamamı aslında balık. Diğer balıklardan emin olmamakla birlikte içinde yengeç olduğunu kesin olarak söyleyebilirim. Mantar, taze soğan ve karabiber taneleri de eklenerek bol krema soslu enteresan bir güveç yapmıştı şefimiz. Yaz ayında krema yemek çok ağır diye düşünmüştüm ilk başta ama neyse ki Merve'nin diretmesiyle söyledik. Tadı kesinlikle hafif değil ama gerçekten çok lezzetli.
Ana yemek olarak mantarlı dil kavurma sipariş ettik. Domates, maydanoz, soğan ve mantar eklenerek kuş başı kesilmiş dil balığı bol tereyağı ile kavrulmuştu. Öyle ki tereyağı kokusu uzaktan burnuma geldi. Balık yumuşak ve kurumamıştı. Biraz daha soslu olmasını tercih ederdim ama bu şekilde de çok lezzetliydi.
Beğenmediğim tek şey dondurmalı irmik tatlısı oldu. O da irmik tatlısının soğuk olmasından kaynaklandı. O gün çok yoğundu, belki o yüzdendi yoksa başkaları tarafından çok beğenildiğini daha önce duymuştum.
Neyse ki garsonumuz İhsan Bey ikram ettiği meyve "tabağı" ile tekrar gönlümüzü fethetti. Yanında gelen acıbadem likörü de kaymağı oldu.
Genellikle kahve likörden önce içilir ya da en azından yanında. Bu seferlik tersini yaparak gecemizi bu şık sunumdaki kahve ve lokumla bitirdik. Harika bir ortam, güzel bir manzara, farklı yemekler ve hızlı servis...sıkça gidilecek bir mekan Eleos.
Bütün bu yemekler ve bir küçük rakı için kişi başı 75TL ödedik. Ne ucuz ne pahalı; üstelik değer.
Bu arada Yeşilköy'de de Eleos'un bir şubesi var. Ne yazık ki oraya gitme fırsatımız olmadı ama oranın da çok güzel olduğunu duydum.
Adres: İstiklal Caddesi No231 Kat2
..........................................................................................................................................
My friend Merve, whom I went with, is a regular at Eleos. Thus, we were able to get a superbly located table on the terrace. It's possible to see the view from inside as well but the best tables are on the terrace. The menu is fish dominated with options of delicious tastes from the Armenian and Greek cuisine. Being intimidated by all the options, I left the choices to Merve.
As soon as we sat down, our complimentary shots of uzo arrived. Without waisting any time we saluted each other and finished our drinks just to order a new round. Sugar and lemon had been added to the uzo, making it easier to drink and of course be drunk.
Because it was only the two of us, we tried to keep the cold starters few. Of course, as always, that was impossible. Because we had raki, the white cheese and melon were a must. In addition, we ordered cabbage leaf wrap, tulumaki, kopoglu, and kaya korusu (all to be explained below).
Tulumaki is a starter made from aged skin bag goat cheese mixed with hot pepper, walnut crust, and dried tomato. The added garlic, cumin, and chili powder, as always, served as perfect spices to enrich the food.
Kopoglu is a common dish in fish restaurants although some places call it saksuka with yoghurt. Its main ingredient is fried eggplant prepared with garlic, olive oil, tomato sauce, and yoghurt. Usually pepper and whole tomatoes are also added. You could tell that the ingredients came from the Aegean, as the smell of the eggplant was so strong and the taste of the tomato sauce so rich.
Kaya korusu is a type of a plant/herb that grows in the Aegean that has been pickled and served with lemon. By nature, it has a wonderful thyme aroma that, combined with lemon juice, makes a perfect starter. Here a bit too much lemon juice had been added, hence dominating the taste, but still it was good.
The cabbage leaf wrap with mussel and rice stuffing was one of my favorites of the night. Normally you eat either mussels and rice or rice wrapped in cabbage leaves; never the combination. The wrap is boiled and the rice is slightly sweet thanks to the currant added.
While waiting for the hot starter, our waiter brought a complimentary plate to the table, i.e. fried zucchini slices. Because the zucchini had been fried and decorated with dill, the effect was crispy chips with dill flavor; of course much healthier. With the yoghurt dip, I could easily eat it all the time. Btw. because it got really dark at this point, my pics from this moment forward are kind of crap. My apologies.
The fish noodle in stew is a must. The noodles we thought were made of pasta, i.e. flour, were in fact strips of different fishes. I can't recall them all but know for sure that one was crab (as you can probably guess as well :)). Mushroom, spring onion, and peppercorn were also added and the whole mixture had been cooked in a creamy sauce. I try to stay away from creamy sauces, especially during summer, but I'm glad we ordered this one. It's not light at all but really tasty.
For main course, we ordered seared sole fish. The fish was cut in small chunks and mixed with tomatoes, parsley, onion, and mushroom in a stew with lots of butter. So much that I could feel the smell of butter from a part. The fish was tender and tasty but I wish the stew had been a bit more juicy. Still it was a feast.
Probably the only thing I didn't like that evening was the semolina halva (irmik dessert) stuffed with vanilla ice cream. I'm usually a real fan of it but unfortunately it was served cold. The proper way is to bring the halva warm so that the ice cream melts and creates a chocolate souffle feeling. Eleos was really busy that night so I hope that was the reason.
Luckily, we were soon back in heaven as our waiter brought us the food basket; another treat on the house. The bitter almond liqueur "on the side" warmed our throat and lightened our stomach.
Normally coffee should be drunk before liqueur but this time we made an exception and finished with a strong Turkish coffee and Turkish delight.
The food and a small bottle of raki cost 75TL per person. It's neither cheap nor expensive and definitely worth it. A great atmosphere, a beautiful view, delicious food, and fast service...the perfect place to gather friends.
P.S. Eleos has also a branch in Yesilkoy. I haven't had the chance to visit but from what I've heard, it's supposed to be really nice as well.
Address: Istiklal Street No231 2nd Floor
I've always loved the blue and white color combination. It reminds me of summer and the beautiful Meditteranean coast. Hidden in the historical Hidivyal Palace building in Beyoglu, Eleos manages to bring out this feeling in the center of Istanbul. The blue and white color decor, tavern ambiance, and delicious tastes from the Meditteranean on the menu all together create a cozy and cheerful restaurant. You can't tell from outside, but Eleos has a wonderful view of the Bosphorus and the old town. Hence, it's understandable why this is such a favorite spot to many.
For English, please scroll down until the Turkish text is finished...
..........................................................................................................................................
Mekanın müdavimi olan arkadaşım Merve'yle gidince terasta çok güzel bir yer bulmayı başardık. İçeriden de manzarayı görebilirsiniz ama en güzeli terastan; mümkünse en dıştaki masalardan. Menüsü balık ağırlıklı; Rum ve Ermeni mutfağından lezzetleri taşıyor. Seçeneklerin fazlalığını görünce pes edip seçimi Merve'ye bıraktım.
Daha oturur oturmaz Uzo ikramı geldi. Uzo, Yunanlı'ların bir nevi rakısı. Bizden farklı olarak Uzo, shot yapılıyor. Geleneği bozmamak lazım diyerek buz gibi soğuk içkiyi bir dikişte bitirdim. Hafif ekşi ama aynı zamanda da tatlı bir tadı vardı. Çok sofistike bir damağa sahip olmamama rağmen Uzo'nun şeker ve limon ile karıştırılarak ikram edildiğini anladım. Hemen ikinciyi istedik.
Sadece iki kişi olduğumuz için soğuk mezeleri az tutmaya çalıştık. Rakı içtiğimiz için klasik peynir ve kavun yanı sıra midyeli lahana sarması, köpoğlu, tulumaki ve çok sevdiğim kaya korusu istedik. Kavun ve peynirden çok bahsetmeye gerek yok; kavun tatlı ve lezzetli, peynir de oldukça yağlı ve kıvamlıydı.
Tulumaki adındaki acılı, cevizli, kurutulmuş domatesli tulum peyniri bohçasına bayıldım. Sarımsak, kimyon ve pul biber baharatları kullanılarak hazırlanmıştı. Damak tadımıza çok uygun bir meze.
Yoğurtlu şakşukanın köpoğlu adını taşıdığını ilk defa bu sene Bodrum'da öğrendim. O zamandan beri her restoranda köpoğlu istiyorum. Sebzelerin Ege'den geldiği özellikle bu mezede ortaya çıktı. Patlıcanların kokusu ve domates salçasının aromatik tadı hala aklımda.
Kaya korusu hayranı birisi olarak her bulduğumda isterim. Ege'de bulmak kolay ama İstanbul'da ismini bile bilmeyen restoranlar var. Neyse ki Eleos bu tipik Ege otunu menüsüne koymayı ihmal etmemiş. Tek şikayetim limonun bana göre biraz fazla kullanılmış olmasıydı. Kaya korusunun farklı ve güzel tadı limonun baskın tadı altında kaybolmuştu.
Midyeli lahana sarması kulağa çok cazip gelmemişti ama tadı oldukça lezzetliydi. Düşününce neden olmasın. Sonuçta içeriği midye dolmasının aynısı. Sadece etrafı lahana ile sarılmıştı. İç pirinç olmasaydı nasıl olurdu bilmiyorum ama bu şekilde lahana ve midye çok yakışmıştı birbirine.
Ara sıcakları beklerken ikram olarak kabak kızartma geldi. Uzodan sonra ikinci ikram oldu bu. Kabak dilimleri dereotu ile bol yağda, sertleşene kadar kızartılınca biraz cipsi andırmıştı. Yoğurtlu sosa batırarak afiyetle yedik. Bu arada hava karardığı ve yeterince ışık olmadığı için, bu noktada fotoğraflarım patladı. Kusura bakmayın.
Adını hatırlayamadığım ama güveçte balık noodle derseniz garsonun kolaylıkla anlayacağı bu ara sıcağı kesinlikle denemelisiniz. Makarna sandığımız noodle şeritlerinin tamamı aslında balık. Diğer balıklardan emin olmamakla birlikte içinde yengeç olduğunu kesin olarak söyleyebilirim. Mantar, taze soğan ve karabiber taneleri de eklenerek bol krema soslu enteresan bir güveç yapmıştı şefimiz. Yaz ayında krema yemek çok ağır diye düşünmüştüm ilk başta ama neyse ki Merve'nin diretmesiyle söyledik. Tadı kesinlikle hafif değil ama gerçekten çok lezzetli.
Ana yemek olarak mantarlı dil kavurma sipariş ettik. Domates, maydanoz, soğan ve mantar eklenerek kuş başı kesilmiş dil balığı bol tereyağı ile kavrulmuştu. Öyle ki tereyağı kokusu uzaktan burnuma geldi. Balık yumuşak ve kurumamıştı. Biraz daha soslu olmasını tercih ederdim ama bu şekilde de çok lezzetliydi.
Beğenmediğim tek şey dondurmalı irmik tatlısı oldu. O da irmik tatlısının soğuk olmasından kaynaklandı. O gün çok yoğundu, belki o yüzdendi yoksa başkaları tarafından çok beğenildiğini daha önce duymuştum.
Neyse ki garsonumuz İhsan Bey ikram ettiği meyve "tabağı" ile tekrar gönlümüzü fethetti. Yanında gelen acıbadem likörü de kaymağı oldu.
Genellikle kahve likörden önce içilir ya da en azından yanında. Bu seferlik tersini yaparak gecemizi bu şık sunumdaki kahve ve lokumla bitirdik. Harika bir ortam, güzel bir manzara, farklı yemekler ve hızlı servis...sıkça gidilecek bir mekan Eleos.
Bütün bu yemekler ve bir küçük rakı için kişi başı 75TL ödedik. Ne ucuz ne pahalı; üstelik değer.
Bu arada Yeşilköy'de de Eleos'un bir şubesi var. Ne yazık ki oraya gitme fırsatımız olmadı ama oranın da çok güzel olduğunu duydum.
Eleos Beyoğlu
Adres: İstiklal Caddesi No231 Kat2
Hıdivyal Palas Beyoğlu (Tünel) Beşiktaş İstanbul
Tel: 0212 244 9090
Web: www.eleosrestaurant.com
....................................................................................................................................................................................................................................................................................
My friend Merve, whom I went with, is a regular at Eleos. Thus, we were able to get a superbly located table on the terrace. It's possible to see the view from inside as well but the best tables are on the terrace. The menu is fish dominated with options of delicious tastes from the Armenian and Greek cuisine. Being intimidated by all the options, I left the choices to Merve.
As soon as we sat down, our complimentary shots of uzo arrived. Without waisting any time we saluted each other and finished our drinks just to order a new round. Sugar and lemon had been added to the uzo, making it easier to drink and of course be drunk.
Because it was only the two of us, we tried to keep the cold starters few. Of course, as always, that was impossible. Because we had raki, the white cheese and melon were a must. In addition, we ordered cabbage leaf wrap, tulumaki, kopoglu, and kaya korusu (all to be explained below).
Tulumaki is a starter made from aged skin bag goat cheese mixed with hot pepper, walnut crust, and dried tomato. The added garlic, cumin, and chili powder, as always, served as perfect spices to enrich the food.
Kopoglu is a common dish in fish restaurants although some places call it saksuka with yoghurt. Its main ingredient is fried eggplant prepared with garlic, olive oil, tomato sauce, and yoghurt. Usually pepper and whole tomatoes are also added. You could tell that the ingredients came from the Aegean, as the smell of the eggplant was so strong and the taste of the tomato sauce so rich.
Kaya korusu is a type of a plant/herb that grows in the Aegean that has been pickled and served with lemon. By nature, it has a wonderful thyme aroma that, combined with lemon juice, makes a perfect starter. Here a bit too much lemon juice had been added, hence dominating the taste, but still it was good.
The cabbage leaf wrap with mussel and rice stuffing was one of my favorites of the night. Normally you eat either mussels and rice or rice wrapped in cabbage leaves; never the combination. The wrap is boiled and the rice is slightly sweet thanks to the currant added.
While waiting for the hot starter, our waiter brought a complimentary plate to the table, i.e. fried zucchini slices. Because the zucchini had been fried and decorated with dill, the effect was crispy chips with dill flavor; of course much healthier. With the yoghurt dip, I could easily eat it all the time. Btw. because it got really dark at this point, my pics from this moment forward are kind of crap. My apologies.
The fish noodle in stew is a must. The noodles we thought were made of pasta, i.e. flour, were in fact strips of different fishes. I can't recall them all but know for sure that one was crab (as you can probably guess as well :)). Mushroom, spring onion, and peppercorn were also added and the whole mixture had been cooked in a creamy sauce. I try to stay away from creamy sauces, especially during summer, but I'm glad we ordered this one. It's not light at all but really tasty.
For main course, we ordered seared sole fish. The fish was cut in small chunks and mixed with tomatoes, parsley, onion, and mushroom in a stew with lots of butter. So much that I could feel the smell of butter from a part. The fish was tender and tasty but I wish the stew had been a bit more juicy. Still it was a feast.
Probably the only thing I didn't like that evening was the semolina halva (irmik dessert) stuffed with vanilla ice cream. I'm usually a real fan of it but unfortunately it was served cold. The proper way is to bring the halva warm so that the ice cream melts and creates a chocolate souffle feeling. Eleos was really busy that night so I hope that was the reason.
Luckily, we were soon back in heaven as our waiter brought us the food basket; another treat on the house. The bitter almond liqueur "on the side" warmed our throat and lightened our stomach.
Normally coffee should be drunk before liqueur but this time we made an exception and finished with a strong Turkish coffee and Turkish delight.
The food and a small bottle of raki cost 75TL per person. It's neither cheap nor expensive and definitely worth it. A great atmosphere, a beautiful view, delicious food, and fast service...the perfect place to gather friends.
P.S. Eleos has also a branch in Yesilkoy. I haven't had the chance to visit but from what I've heard, it's supposed to be really nice as well.
Tatlim ben daha once yesilkoydekine gitmistik birkac kere ce yemeklerine bayilmistim o makarna gibi guveci makarna ssnmistim, birde limonlu sorbesi guzeldi, instagrama da koymustum hatta :) gecenlrrde de gorkem buraya gitti manzarasini gonderdi mutlaka buraya gelelim birlikte diye seninki istune geldi tam oldu. Elios sever olarak burayi cok merak ettim. Optum tatlim...
ReplyDeleteSüpermiş canım ben de Yeşilköydekini merak etmiştim :). Oranın da manzarası var mı? makarna gibi güveç cidden bombaydı, çok şaşırdık. limon sorbe denemedik; bir dahaki sefere artık. benim de özgür'ü götürmem lazım, belki beraber gideriz. yorumun için çok sağol. öptüm kocaman.
Deletecanımmm ben Pazar aksamı Taksim Eleos taydım...manzaraya bayıldımmmm..Ev yeşilkoyde oldugundan hep ysilkoye giderdik ama kardeslerim Taksim in manzarasını anlatınca bende görmek istedim..Canım yeşilkoyde manzara yok ama ortamı cok keyifli...hep beraber gidelim die fotograf yollamıstım kızlara Aysun un dedigi gibi :)
ReplyDeleteaaa ne büyük tesadüf :). yeşilköyü de denemek lazım o zaman bir ara. bu arada seni arayacağım. bir arkadaşımın cupcake'le ilgili bir projesi var; ilgilenirsen birlikte çalışırsınız.
Deleteöptüm çok, yıldız
ok cnmm bekliyorummm
DeleteYildiz'cim Eleos'u duymustum ama gidilecekler listeme eklemeyi unuttugum simdi bu post ile gun yuzune cikti.. Ege mutfagini cok severim.. Yunan askim ise dayanilmaz boyutlarda.. Sirf bu yaz gidemedim uzuluyorum diye dogum gunu hediyem bir Atina ucak bileti oldu :) Insallah hasret giderecegim yakinda.. Ama bu Eleos'u hemen denemeye soz veriyorum.. Bu hafta ilk deneme bi aksilik olmazsa Carluccios olacak, Italyan mutfagina da ayri bir merakim var.. Haftaya da Eleos'u insallah.. Harikaydi post, tesekurler cnm.. ;)
ReplyDeleteHehe canım yorumunu instagramdakinden sonra gördüm :). carluccios'a dün gittik ama tabi italyanın hemen arkasından gidince ve beklentim de yüksek olunca biraz hayal kırıklığı oldu. ama menüsü geniş, daha pizza denemedim. focaccia ekmeği ve şarabı beğendim. ortam da güzel. pizzaya tekrar gideceğim bir de gidersen senin de yorumunu bekliyorum. doğum günün ne zaman (dı)? süper hediyeymiş bayıldım :)! şimdiden iyi eğlenceler. öptüm çok
DeleteNice series of rich food...wish to be there :)
ReplyDeletethanks a lot! wish I could read your blog cause it sure looks really tasty. will have to satisfy with the pics :). thanks for following me!
DeleteAkşam yemeği saatien yaklaşırken okunan, iyice iştah açan bir post daha :)) Midyenin lahanın içinde nasıl durduğunu çok merak ettim, favorimse balık noodle oldu, üstelik sadece bakarak.p Hem makarna yemiş gibi hissediyorsun hem makarna yemiyorsun, büyük buluş :) Eline sağlık Yıldızcım.
ReplyDeleteGizemcim yine güzel yorumun için çok sağol :). benim de favorim balık noodle oldu. çok güzel bir sürpriz oldu. lahanın içinde midye kulağa geldiği kadar garip değil. hiç yadırgamadım. öpüyorum çok.
Deleteeleos'un benim icin yeri ayridir. kremali guvece ise doyamayan bir ciftiz, duruma gore ikincisini siparis verebiliyoruz, servisi, yemeklerinin lezzeti muhtesem bir yerdir. ozel kutlamalar icin istanbul'daki adresimizdir. Ankara'ya tasinirken acikcasi eleos'u da buraya tasimak istemistim
ReplyDeletePostlarına bakarken İstanbul'u özlediğimi farkediyorum.Keşke bursa dada olsa bu lezzetten
ReplyDeleteBen de her dakka Bursa'nın iskenderini özlüyorum. hatta sırf onun için günübirlik gelmişliğim var :)).
Delete