Istanbul'da açıldığı günden beri türlü eleştirilere konu olmuş ünlü Italyan zincir Cipriani'yi beğenmeyen kişilerden birisi de ben olmuştum. Özgür'le ilk gittiğimizde çalışanların Türkçe yerine İngilizce konuşmasına, şarapların sevimsiz ufak ve kalın bardaklarda verilmesine, içerisinin aşırı aydınlık olmasına, vs. bir çok sebepten ötürü Levent'teki The Edition otelinde yer alan restorana bir daha adım atmayacağımıza yemin etmiştik. Ne var ki bu yazıyı yazarken Cipriani favori Cuma akşamı kaçış mekanımız haline gelmiş durumda. Siz de eleştirileri duymuş ve/veya sadece bir kez gidip restoranı beğenmemişseniz, bir şans daha vermenizi ve muhteşem pesto soslu tagliolini ve tatlıların hepsini :) mutlaka denemenizi öneririm.
Since the day it was opened, Cipriani Istanbul has been subject to numerous critiques, including by Ozgur and myself. The first time we went there, everything seemed wrong. The wine glasses weren't right, it was too bright inside, the seatings were uncomfortable, etc. We promised we'd never go back. Fortunately, we broke that promise and a year later Cipriani is our favorite Friday escape spot. For those of you who have been there once and didn't like it, or haven't been cause of the bad reviews, please do give it a second chance and try the tasty tagliolini with pesto sauce and all their desserts :).
..............................................................................................................................
Yaz aylarının gelmesiyle Cipriani de bahçesini müşterilere açtı. Sigara içmeyen ben normalde içeride oturmayı tercih ederim ama masaların aralıklarla durması ve tavanın da açık olması nedeniyle çok güzel bir esintiye sahip bahçede yerimizi aldık.
Cipriani'nin Bellini'si meşhur. Normalde Şampanya kadehinde içmeye alışkın olduğumuz Şampanya / köpüklü şarap ve şeftali püresi ikilisini Cipriani yukarıda gördüğünüz ufak bardaklarda veriyor. Daha önceleri garipsemiştim ama bir klasik olan kendi yapım Murano bardaklarını, ki aynısı şarap kadehleri için de geçerli, kullandıkça alışmaya ve zamanla beğenmeye başladım.
Ben Bellini'den vazgeçemediğim için Cipriani'nin başka kokteylleri olduğunu bile farketmemişim. Neyse ki kocam başka bir şey denemek istedi ki diğer içkilerin ne kadar başarılı olduğunu görmüş olduk. Yukarıdaki romantik renkli Cardinale, Gin, campari ve portakaldan oluşuyor. Ama aklınızda bulunsun; Bellini 25TL'yken diğer kokteyllerin fiyatı 35TL. Bana göre fiyatı biraz fazla yüksek ama en azından tatları çok başarılı.
Fotoğraftaki grissini'lerin tamamını benim tek başıma yediğime inanabilir misiniz? O kadar güzeldi ki tatları. Hafif tuzlu ve yumuşak.
Cinnamon roll görüntüsüne sahip ekmekleri de birer klasik. Sıcacık ve taptaze servis edildiğinden yemeden duramadım, yağlı olmasına rağmen masadaki tereyağı üstüne süre süre hepsini her seferinde bitirdim. En güzeli ruloyu aça aça yemek, benden tavsiye :).
Karnımızı doyurduktan sonra sıra başlangıçlara geldi :). İtalyan restoranına gelip de söylemeden edemeyeceğimiz parmesan peynirli bresaola her zamanki gibi yine çok güzel ve tazeydi.
Hafif olsun diye ikinci başlangıç olarak kuşkonmaz istedik. Ne mutlu bize ki buradaki tabak normalde alıştığımız klasik kuşkonmaz üstüne eritilmiş parmesan peyniri değildi. Onun yerine keçi peyniri ve pancar ile servis edilmişti. Keçi peyniri ve pancarı daha önce bir arada yemediyseniz hiç beklemeyin, hemen yiyin, resmen Romeo ve Juliet gibiler. Muhteşem ikili.
Ana yemek olarak ben her zaman söylediğim pesto soslu taglioliniyi istedim. Özgür'se bu seferlik farklı bir şey deneyip günün spesiyallerinden fener balığını sipariş etti.
Pesto soslu taglioliniyi tabakta değil, seramik güveçte getirip önünde karıştırıyorlar. Bir kısmını tabağa koyduktan sonra geri kalanını soğumaması için güveçte tutmaya devam ediyorlar. Ben şu ana kadar hiç bitirmeyi başaramadım, bundan sonra başaracağımı da sanmıyorum, keza çok büyük, o yüzden rahatlıkla iki kişi de paylaşabilirsiniz. Cipriani'de tüm makarnalar aldante, yani normalden daha az (İtalyan usulü), pişiriliyor ve dolayısıyla daha diri oluyor. Ben şahsen bu şekilde tercih ediyorum ama siz farklı isterseniz uyarmanızı öneririm. Yazımın ilk başında da söylediğim gibi, Cipriani'nin pesto soslu tagliolinisi en sevdiğim makarnaları. Tarif etmekte zorlanıyorum, o yüzden gidin kendiniz deneyin derim :).
Limon, kapari ve krema sosuyla hazırlanmış fener balığı tam anlamıyla muhteşemdi. O kadar yumuşaktı ki, resmen ağızda eridi. Hafif kayganımsı dokusuyla biraz siyah morina balığı'nı (black cod fish) andırıyordu ama tadı çok farklıydı. Özgür de ben de soslu balık sevdiğimiz için ikimiz de buna bayıldık. Dolayısıyla Cipriani'de balık mı yenir demeyin, hem de nasıl yenir :).
Bu arada güzel şarabımız unutmayalım. Havanın sıcak olması nedeniyle canlı ve ferahlatıcı bir üzüm olan pinot grigio (beyaz) tercih ettik. Tabi ki İtalyan :). Tantinel adındaki şarabı ilk defa denedik ve çok beğendik.
Since the day it was opened, Cipriani Istanbul has been subject to numerous critiques, including by Ozgur and myself. The first time we went there, everything seemed wrong. The wine glasses weren't right, it was too bright inside, the seatings were uncomfortable, etc. We promised we'd never go back. Fortunately, we broke that promise and a year later Cipriani is our favorite Friday escape spot. For those of you who have been there once and didn't like it, or haven't been cause of the bad reviews, please do give it a second chance and try the tasty tagliolini with pesto sauce and all their desserts :).
..............................................................................................................................
Yaz aylarının gelmesiyle Cipriani de bahçesini müşterilere açtı. Sigara içmeyen ben normalde içeride oturmayı tercih ederim ama masaların aralıklarla durması ve tavanın da açık olması nedeniyle çok güzel bir esintiye sahip bahçede yerimizi aldık.
Ben Bellini'den vazgeçemediğim için Cipriani'nin başka kokteylleri olduğunu bile farketmemişim. Neyse ki kocam başka bir şey denemek istedi ki diğer içkilerin ne kadar başarılı olduğunu görmüş olduk. Yukarıdaki romantik renkli Cardinale, Gin, campari ve portakaldan oluşuyor. Ama aklınızda bulunsun; Bellini 25TL'yken diğer kokteyllerin fiyatı 35TL. Bana göre fiyatı biraz fazla yüksek ama en azından tatları çok başarılı.
Fotoğraftaki grissini'lerin tamamını benim tek başıma yediğime inanabilir misiniz? O kadar güzeldi ki tatları. Hafif tuzlu ve yumuşak.
Cinnamon roll görüntüsüne sahip ekmekleri de birer klasik. Sıcacık ve taptaze servis edildiğinden yemeden duramadım, yağlı olmasına rağmen masadaki tereyağı üstüne süre süre hepsini her seferinde bitirdim. En güzeli ruloyu aça aça yemek, benden tavsiye :).
Yemek siparişini vermeden kokteyllerin keyfini çıkartmak istediğimiz için garsonumuz ufak ikramlar getirdi. Yukarıdaki kroketler İtalya'nın Sicilya bölgesine ait ünlü atıştırmalıkları Arancini. Pirinç taneleri ile hazırlanmış, içinde tavuk ve jambonu olan çok ama çok lezzetli bir başlangıçtı. Sürpriz ve bedava tatlara bayılırım :)
Kızarmış kabak kuruyemişe alternatif harika bir çerez olmuştu. Tabağın yarısını bitirdikten sonra yağlı gelmeye başladı ama siz de benim gibi abartmazsanız sorun olmaz :).Karnımızı doyurduktan sonra sıra başlangıçlara geldi :). İtalyan restoranına gelip de söylemeden edemeyeceğimiz parmesan peynirli bresaola her zamanki gibi yine çok güzel ve tazeydi.
Ana yemek olarak ben her zaman söylediğim pesto soslu taglioliniyi istedim. Özgür'se bu seferlik farklı bir şey deneyip günün spesiyallerinden fener balığını sipariş etti.
Pesto soslu taglioliniyi tabakta değil, seramik güveçte getirip önünde karıştırıyorlar. Bir kısmını tabağa koyduktan sonra geri kalanını soğumaması için güveçte tutmaya devam ediyorlar. Ben şu ana kadar hiç bitirmeyi başaramadım, bundan sonra başaracağımı da sanmıyorum, keza çok büyük, o yüzden rahatlıkla iki kişi de paylaşabilirsiniz. Cipriani'de tüm makarnalar aldante, yani normalden daha az (İtalyan usulü), pişiriliyor ve dolayısıyla daha diri oluyor. Ben şahsen bu şekilde tercih ediyorum ama siz farklı isterseniz uyarmanızı öneririm. Yazımın ilk başında da söylediğim gibi, Cipriani'nin pesto soslu tagliolinisi en sevdiğim makarnaları. Tarif etmekte zorlanıyorum, o yüzden gidin kendiniz deneyin derim :).
Limon, kapari ve krema sosuyla hazırlanmış fener balığı tam anlamıyla muhteşemdi. O kadar yumuşaktı ki, resmen ağızda eridi. Hafif kayganımsı dokusuyla biraz siyah morina balığı'nı (black cod fish) andırıyordu ama tadı çok farklıydı. Özgür de ben de soslu balık sevdiğimiz için ikimiz de buna bayıldık. Dolayısıyla Cipriani'de balık mı yenir demeyin, hem de nasıl yenir :).
Bu arada güzel şarabımız unutmayalım. Havanın sıcak olması nedeniyle canlı ve ferahlatıcı bir üzüm olan pinot grigio (beyaz) tercih ettik. Tabi ki İtalyan :). Tantinel adındaki şarabı ilk defa denedik ve çok beğendik.
Limonlu Meringue |
Cipriani'nin enteresan özelliklerinden birisi de tatlıların seçebilmeniz için önünüze getiriliyor olması. Bir seremoni şeklinde gerçekleşen bu gösterimde birbirinden lezzetli devasa pastalar arasında seçmek o kadar zor ki. Hepsinin fotoğrafını çektim ki siz de görün yaşadığımız işkenceyi.
Ben genelde bardağın içinde gelen tiramisu'yu yerim ki bu kadar tazesini daha önce hiç tatmamıştım. Ekmeğini neredeyse hiç hissetmiyor, sadece krema ve soğuk kahve tadını alıyor gibisiniz. Ama tiramisu'nun sıkıcı yanı onu söyleyince önünüze gelen pastalardan hiçbirisini seçememiş oluyorsunuz. Bu nedenle bize servis yapan Bahtiyar Bey'in ikram ettiği, yukarıdaki fotoğraftaki kahveli tiramisu'yu denemenizi şiddetle öneririm. Aynı tiramisu gibi ama üzerinde kahve taneleri vardı ve inanılmaz güzeldi.
Eveet, ve sonunda fotoğraftaki ünlü vanilyalı meringue pasta. Devasa boyuttaki tatlıyı daha önce de defalarca duymuştum ama bir türlü deneme cesareti bulamadım. Sonunda her şey blog uğruna deyip bir parça istedim. Meringue'i bayağı kıtır bilen ben, inanılmaz yumuşak olan bu pastayı tadınca bayağı şaşırdım. Açıkçası benim için biraz fazla şekerli ve ağır geldi ama eminim ona bayılacak bir sürü kişi vardır aranızda. Bir daha ki sefere limonlusunu deneyeceğim, o biraz daha tart gibi olduğu için daha hafif olabilir.
Kapanışı birer limoncello ve Cipriani'nin ikramı olan tereyağlı kurabiyelerle yaptık.
Yine Cipriani'de çok güzel bir Cuma akşamıydı. Haftaya görüşmek üzere :))).
Fiyatlara gelince, başlangıçlar 25-55TL arası, makarnalar 40-50TL civarı, balık ve etler ise 48-95TL arası değişiyor. Pasta fiyatlarını ne yazik ki not etmeyi atlamışım. Şarap 110TL'ydi, kokteyllerse daha önce yazdığım gibi, bellini 25TL ve diğerleri 35TL. Daha uygun fiyata yemek yemek isterseniz de başlangıç, ana yemek ve tatlıdan oluşan iki menü seçeneğinden birisini tercih edebilirsiniz. Fiyatları 80TL ve 90TL.
Puanlarımız:
Genel 8
Lezzet 8
Servis ve Ambiyans 8
With the summer finally coming, Cipriani opened its outdoor area to its customers. Because I don't smoke I normally prefer to sit inside but since the tables were arranged at a distance from each other and there was such a nice breeze outside, we found a nice and calm corner and sat down.
The Bellini at Cipriani is a must have. I have to admit, in the beginning I was rather annoyed with the glasses the drink was served in. A small not Champagne like glass, it felt as if I was having a soft drink and not a Bellini. Eventually though I started liking it, especially cause it was a classic to Cipriani. All the glasses, include the wine glasses, are made specially by Cipriani and are Murano.
Because I always drink the Bellini I never noticed the many other coctails available. Thankfully, my husband ordered something else this time and we got to see how good the other coctails actually were. Something very rare in Istanbul (disappointingly). The romantic colored Cardinale above includes Gin, campari, and orange. Ozgur loved it.
The fried zucchini, also on the house, was a perfect alternative to nuts and chips. Only after having finished half the plate did I find it a bit oily but you'll be fine if you don't do the same :).
Once completely full, we decided it was time to order starters :). Because we were in an Italian restaurant, we ordered bresaola with parmesan cheese (just something we feel we have to do). As always, it was soft, fresh and tasty.
Our favorite starter however, was the asparagus. Normally being used to the version served with parmesan cheese, we were pleasantly surprised with this one. It was prepared with goat cheese and beet. If you haven't tried goat cheese and beet together, please do it now, cause they are the perfect combination.
For main course I ordered my regular tagliolini with pesto sauce. Ozgur, on the other hand, was eager to try something new and decided on the day's special, monk fish.
I love the serving of the tagliolini. It doesn't come on the plate but instead in a big ceramic bowl in which the waiter mixes the pasta. The portion is huge. I've never managed to finish more than half of it so you can easily share if you want. Served aldante (of course), the pesto sauce feels like it's a part of the pasta, not something added. It's just delicious.
Both Ozgur and I prefer fish in sauce, so the monk fish prepared with lemon, capers, and cream sauce was just perfect. Soft and tender, it literally melted in your mouth. The fish was served with Italian rice, marinated in butter. Even the rice was different and tasty. So the next time you go to Cipriani, don't think you can't each fish, cause you obviously do :).
Let's not forget the wine. Because it was pretty hot and humid outside, we decided on a pinot grigio. Of course Italian :). Crispy and fresh with just a light aroma it was the perfect choice for the night.
Another fun Cipriani thing is that they bring the desserts to your table for you to choose among. Smart tactic cause the desserts are irresistable. I took a picture of each so you can understand the pain I go through ever time :).
I normally always order the tiramisu served in a glass cup. It's softer and tastier than any I've tried before. You can't almost feel the bread part but rather the cream and cold coffee. But the boring side of getting the tiramisu is that you miss out on the desserts shown to you. Hence, rather than ordering tiramisu, I'd go with the cake above. Again a tiramisu but with coffee crust as an outer layer. Yummy yummy.
And finally, the famous vanilla meringue cake. Having read so much about it on the net I decided it was time to try a piece. Being used to a crispy and hard meringue, this soft version came as a bit surprise. Personally, I found it to sweet and creamy but I'm sure lots of people love it. Next time I'll try the lemon one. Maybe cause it's a tart, I might like it better.
We finished the night with some butter cookies (on the house) and a limoncello each. Strong, bitter and sweet, just the way I like it :).
Once again it was a perfect Friday evening in Cipriani. See you next week :).
As for the prices, the starters cost 25-55TL, the pastas 40-50TL, and fish and meat varies from 48TL to 95TL. The wine was 110TL and coctails 35TL, except for the bellini, which cost 25TL.
Our Points:
General 8
Taste 8
Service and Ambiance 8
Ben genelde bardağın içinde gelen tiramisu'yu yerim ki bu kadar tazesini daha önce hiç tatmamıştım. Ekmeğini neredeyse hiç hissetmiyor, sadece krema ve soğuk kahve tadını alıyor gibisiniz. Ama tiramisu'nun sıkıcı yanı onu söyleyince önünüze gelen pastalardan hiçbirisini seçememiş oluyorsunuz. Bu nedenle bize servis yapan Bahtiyar Bey'in ikram ettiği, yukarıdaki fotoğraftaki kahveli tiramisu'yu denemenizi şiddetle öneririm. Aynı tiramisu gibi ama üzerinde kahve taneleri vardı ve inanılmaz güzeldi.
Eveet, ve sonunda fotoğraftaki ünlü vanilyalı meringue pasta. Devasa boyuttaki tatlıyı daha önce de defalarca duymuştum ama bir türlü deneme cesareti bulamadım. Sonunda her şey blog uğruna deyip bir parça istedim. Meringue'i bayağı kıtır bilen ben, inanılmaz yumuşak olan bu pastayı tadınca bayağı şaşırdım. Açıkçası benim için biraz fazla şekerli ve ağır geldi ama eminim ona bayılacak bir sürü kişi vardır aranızda. Bir daha ki sefere limonlusunu deneyeceğim, o biraz daha tart gibi olduğu için daha hafif olabilir.
Kapanışı birer limoncello ve Cipriani'nin ikramı olan tereyağlı kurabiyelerle yaptık.
Yine Cipriani'de çok güzel bir Cuma akşamıydı. Haftaya görüşmek üzere :))).
Fiyatlara gelince, başlangıçlar 25-55TL arası, makarnalar 40-50TL civarı, balık ve etler ise 48-95TL arası değişiyor. Pasta fiyatlarını ne yazik ki not etmeyi atlamışım. Şarap 110TL'ydi, kokteyllerse daha önce yazdığım gibi, bellini 25TL ve diğerleri 35TL. Daha uygun fiyata yemek yemek isterseniz de başlangıç, ana yemek ve tatlıdan oluşan iki menü seçeneğinden birisini tercih edebilirsiniz. Fiyatları 80TL ve 90TL.
Puanlarımız:
Genel 8
Lezzet 8
Servis ve Ambiyans 8
Cipriani Istanbul
Tel: 0212 317 7787
Email: istanbul@cipriani.com
Web: www.cipriani.com
.....................................................................................................................................With the summer finally coming, Cipriani opened its outdoor area to its customers. Because I don't smoke I normally prefer to sit inside but since the tables were arranged at a distance from each other and there was such a nice breeze outside, we found a nice and calm corner and sat down.
Because I always drink the Bellini I never noticed the many other coctails available. Thankfully, my husband ordered something else this time and we got to see how good the other coctails actually were. Something very rare in Istanbul (disappointingly). The romantic colored Cardinale above includes Gin, campari, and orange. Ozgur loved it.
Can you believe I finished all the grissini above on my own? Soft and slightly salty, they were probably among the best ones I've ever had.
The cinnamon role like bread above is again a classic. Served hot and extremely fresh, it's impossible not to finish. Despite being a bit oily, I spread butter on it and don't regret it at all :).
Wanting to enjoy our coctails we didn't immediately order but our waiter was nice enough to bring us some amuse bouche. The croquettes above are fried rice balls coated with breadcrumbs. Known as Arancini, it is a famous appetizer in Italy. There are a number of variants that differ in filling. These ones contained chicken and ham. I loved them, not only cause they were tasty but also cause they were free :). Would have loved them even if they weren't...
I love the serving of the tagliolini. It doesn't come on the plate but instead in a big ceramic bowl in which the waiter mixes the pasta. The portion is huge. I've never managed to finish more than half of it so you can easily share if you want. Served aldante (of course), the pesto sauce feels like it's a part of the pasta, not something added. It's just delicious.
Let's not forget the wine. Because it was pretty hot and humid outside, we decided on a pinot grigio. Of course Italian :). Crispy and fresh with just a light aroma it was the perfect choice for the night.
Lemon Meringue |
Once again it was a perfect Friday evening in Cipriani. See you next week :).
As for the prices, the starters cost 25-55TL, the pastas 40-50TL, and fish and meat varies from 48TL to 95TL. The wine was 110TL and coctails 35TL, except for the bellini, which cost 25TL.
Our Points:
General 8
Taste 8
Service and Ambiance 8
uff pastalar cok guzel gorunuyor siz orda ben burda iskence cektim walla :)
ReplyDeleteseçmesi ne kadar zordu size anlatamam :) kendimize daha da kötülük yaptık, her blogu açtığımızda fotoları göreceğiz :)
DeleteEger yanilmiyorsam, o kroke gorunumlu toplar 'arancini. Italyanlarin klasik baslangiclarindan. Soyleyeyim dedim.
ReplyDeleteÇok sağol Evrimcim hiç bilmiyordum düzeltiyorum hemen :)
DeleteCok merak ettim mekani en yakin zamanda mutlaka denenmeli, sirf limonlu merngi hatrina bile gidilir:) belki bir cuma size katiliriz;)
ReplyDeletekesin tatlım, gidelim çok güzel olur :)
DeleteGitmiş kadar olduk! Harika fotoğraflar, harika yemekler :)
ReplyDeleteÇok teşekkürler Gizemcim :). Umarım gitme fırsatınız olur da tatlılarından götürürsünüz :)
Deletegüzel bir blog olmuş şimdi diğer postlarını inceliyordum galiba daha çok mutfak ve mekan yemeklerini tanıtacaksın çok başarılı yoruma gelince mekanı bilmiyorum ama ön eleştirilerden sonra son cümle sanki mekanı toparlamaya yeterli olmamış gibi:)) daha çok fotoğraf alalım:)
ReplyDeleteevet ona ağırlık veriyorum ama gezdiğimiz ülke/şehirleri de anlatıyor olacağım ama çoğunlukla restoranlar. cipriani yi ne kadar kurtarmaya çalışsam yorumlar ağır. ben artık çok seviyorum ama bayağı insanı üzdüler ilk başta. daha çok fotoğraf için uğraşıyorum :). o kadar ziyaretçisi olan bir insan olarak tavsiyelerin olursa da çok sevinirim :)
Delete