İstanbul'da yeterince Fransız restoranı yok diye şikayet ederken Özgür La Mouette'i keşfetti. Beyoğlu Galata'da Tomtom Suit'in teras katındaki La Mouette'in Fransız olduğu isminden de belliydi. Ya da en azından biz öyle sanmıştık :).
Kapıda bizi Suit'in genel müdürü Ali Bey karşıladı. Bilmeyenler için; Tomtom Suit 3 sene önce açılan bir butik otel. Özellikle yabancılar tarafından tercih edilen Tomtom, sevgilisine veya eşine romantik bir sürpriz yapmak isteyenler için ideal bir yer.
Ali Bey bize asansörle La Mouette'e kadar eşlik etti. Gerek Ali Bey'in candan tavırları ve gerekse de tamamı camdan yapılmış olan asansör gecenin güzel geçeceğine işaret ediyordu.
Teras katına çıktığımızda bizi muhteşem bir görüntü karşıladı. Meğerse La Mouette Fransızca martı anlamına geliyormuş ki restoranın kuş bakışı boğaz ve tarihi yarımada manzarasına sahip olması nedeniyle isim cuk oturmuş.
Kışlık bahçe çok büyük değil ve bütün masalar güzel konumda yerleştirilmiş. Özgür'le beni cam kenarında bir masaya oturttuktan sonra bizi karşımızdaki Venedik Sarayı'nın büyüleyici yapısını incelemeye bıraktılar.
Tam kıvamında hazırlanmış birer Kir Royal ve Dirty Martini'den sonra biri tadım, diğeri ala cart menüleri incelemeye koyulduk. İşte Lamouette'in Fransız değil halis muhlis Türk restoranı olduğunu anladığımız anda oydu.
Ama herhangi bir Türk restoranı değil. Başta füzyon olduğunu düşünsem de sonradan anladım ki yemekler minimalist bir şekilde hazırlanmış, farklı Türk tatları Fransız yorumuyla hazırlanmış ve sunulmuş. Çok gelir düşüncesiyle tadım menüsünden vazgeçtik, ancak sonradan diğer masalarda gördük ki porsiyonlar oldukça küçükmüş (sadece tadım menüsünde). Bu nedenle bizim önerimiz, tadım menüsünü denemeniz. Fiyatı yüksek olmakla birlikte - kişi başı 150TL- değeceğine eminiz.
Özellikle başlangıçlar kulağa çok enteresan geldiği için 3 taneyi paylaşmaya karar verdik; ördek pastırma, közlenmiş Saroz karidesi ve Çiğ Köfte. Her birini anlatmayacağım ama örnek olması açısından Çiğ Köfte tabağının Steak Tartare, şalgam jölesi, bıldırcın yumurtası ve kızarmış ekşi maya ekmeğinden oluştuğunu söyleyebilirim. Hepsi birbirinden lezzetliydi.
Şarap listesi oldukça zengin. Özellikle daha önce hiç duymadığım Türk şaraplarının da menüde olması beni heyecanlandırdı. Urla bölgesinden Urla Karası, Aydın'dan Prodom, Kırklareli'nden Arcadia vb. Yine de çok cesaretli olamadık ve bu gece için İtalya'nın Friuli bölgesinden bir Pinot Grigio'yu tercih ettik. Chardonnay kadar yağlı, Riesling kadar meyvemsi olan bu şarap gerçekten çok lezzetliydi.
Ana yemek olarak beyaz şarabın yanından menüdeki 2 balığı, Mercan ve Kaya levreğini seçtik. Mercan'a bayıldık, Kaya Levreği ise diğer yediklerimize göre zayıf kaldı.
Aralarda bize ikram edilen sorbe, başlangıç ve tatlı (ayran panna cotta) sayesinde gece tam bir yemek şölenine dönüştü. Vedat Milor bizi görseydi gurur duyardı :) (Özgür: Anthony Bourdain'in gurur duyması tercihimdir.)
Ama gecenin hiç tartışmasız en güzel anını tatlılar geldiğinde yaşadık. Hindistan cevizi sorbe ve havuç kremasından oluşan cezeryem çok iyi olmakla birlikte Özgür'ün yediği Antakya kabak tatlısı tam anlamıyla baştan çıkarıcıydı. Az da olsa bir fikir verir diye sizi fotoğrafını da çekip sayfaya ekledik.
Kahve konusunda çok hassas ve huysuz olan kocam, espressonun Nespresso olduğunu görünce daha da bir keyiflendi. Bense tuvaletlerdeki enfes vanilya kokusundan (ki kim tuvaletlerin enfes koktuğunu söyler ki!) ve Molton Brown banyo ürünlerinden etkilendim.
Maskeli kişilere gelince.. Meğerse o gece Venedik Film Festivali nedeniyle Venedik sarayında bir maskeli balo varmış. Bugün gazetelerde okuduğum kadarıyla Ali Ağaoğlu'ndan İlber Ortaylı'ya kadar bir çok tanınmış simanın katıldığı balonun bizim La Mouette'e geldiğimiz akşama denk gelmiş olması çok güzel oldu. Özellikle gecenin ilerleyen saatlerinde karınları acıkan misafirlerin soluğu La Mouette'te alması, etrafımızın birbirinden renkli maske ve kıyafetlerle çevrilmesine neden oldu.
Kalkmamıza yakın bir de bazı misafirlerin sigara içmesine izin verilmeseydi çok daha güzel olurdu ama yine de şikayet edemeyeceğiz. İstanbul'un günlük telaşını unutmamızı, birbirinden lezzetli yemekler denememizi sağlayan La Mouette ve genç aşçılarına çok teşekkürler.
Puanlarımız:
Genel 8
Lezzet 9
Servis ve ambiyans 8
Kapıda bizi Suit'in genel müdürü Ali Bey karşıladı. Bilmeyenler için; Tomtom Suit 3 sene önce açılan bir butik otel. Özellikle yabancılar tarafından tercih edilen Tomtom, sevgilisine veya eşine romantik bir sürpriz yapmak isteyenler için ideal bir yer.
Ali Bey bize asansörle La Mouette'e kadar eşlik etti. Gerek Ali Bey'in candan tavırları ve gerekse de tamamı camdan yapılmış olan asansör gecenin güzel geçeceğine işaret ediyordu.
Teras katına çıktığımızda bizi muhteşem bir görüntü karşıladı. Meğerse La Mouette Fransızca martı anlamına geliyormuş ki restoranın kuş bakışı boğaz ve tarihi yarımada manzarasına sahip olması nedeniyle isim cuk oturmuş.
Kışlık bahçe çok büyük değil ve bütün masalar güzel konumda yerleştirilmiş. Özgür'le beni cam kenarında bir masaya oturttuktan sonra bizi karşımızdaki Venedik Sarayı'nın büyüleyici yapısını incelemeye bıraktılar.
Tam kıvamında hazırlanmış birer Kir Royal ve Dirty Martini'den sonra biri tadım, diğeri ala cart menüleri incelemeye koyulduk. İşte Lamouette'in Fransız değil halis muhlis Türk restoranı olduğunu anladığımız anda oydu.
Ama herhangi bir Türk restoranı değil. Başta füzyon olduğunu düşünsem de sonradan anladım ki yemekler minimalist bir şekilde hazırlanmış, farklı Türk tatları Fransız yorumuyla hazırlanmış ve sunulmuş. Çok gelir düşüncesiyle tadım menüsünden vazgeçtik, ancak sonradan diğer masalarda gördük ki porsiyonlar oldukça küçükmüş (sadece tadım menüsünde). Bu nedenle bizim önerimiz, tadım menüsünü denemeniz. Fiyatı yüksek olmakla birlikte - kişi başı 150TL- değeceğine eminiz.
Özellikle başlangıçlar kulağa çok enteresan geldiği için 3 taneyi paylaşmaya karar verdik; ördek pastırma, közlenmiş Saroz karidesi ve Çiğ Köfte. Her birini anlatmayacağım ama örnek olması açısından Çiğ Köfte tabağının Steak Tartare, şalgam jölesi, bıldırcın yumurtası ve kızarmış ekşi maya ekmeğinden oluştuğunu söyleyebilirim. Hepsi birbirinden lezzetliydi.
Şarap listesi oldukça zengin. Özellikle daha önce hiç duymadığım Türk şaraplarının da menüde olması beni heyecanlandırdı. Urla bölgesinden Urla Karası, Aydın'dan Prodom, Kırklareli'nden Arcadia vb. Yine de çok cesaretli olamadık ve bu gece için İtalya'nın Friuli bölgesinden bir Pinot Grigio'yu tercih ettik. Chardonnay kadar yağlı, Riesling kadar meyvemsi olan bu şarap gerçekten çok lezzetliydi.
Ana yemek olarak beyaz şarabın yanından menüdeki 2 balığı, Mercan ve Kaya levreğini seçtik. Mercan'a bayıldık, Kaya Levreği ise diğer yediklerimize göre zayıf kaldı.
Aralarda bize ikram edilen sorbe, başlangıç ve tatlı (ayran panna cotta) sayesinde gece tam bir yemek şölenine dönüştü. Vedat Milor bizi görseydi gurur duyardı :) (Özgür: Anthony Bourdain'in gurur duyması tercihimdir.)
Ama gecenin hiç tartışmasız en güzel anını tatlılar geldiğinde yaşadık. Hindistan cevizi sorbe ve havuç kremasından oluşan cezeryem çok iyi olmakla birlikte Özgür'ün yediği Antakya kabak tatlısı tam anlamıyla baştan çıkarıcıydı. Az da olsa bir fikir verir diye sizi fotoğrafını da çekip sayfaya ekledik.
Kahve konusunda çok hassas ve huysuz olan kocam, espressonun Nespresso olduğunu görünce daha da bir keyiflendi. Bense tuvaletlerdeki enfes vanilya kokusundan (ki kim tuvaletlerin enfes koktuğunu söyler ki!) ve Molton Brown banyo ürünlerinden etkilendim.
Maskeli kişilere gelince.. Meğerse o gece Venedik Film Festivali nedeniyle Venedik sarayında bir maskeli balo varmış. Bugün gazetelerde okuduğum kadarıyla Ali Ağaoğlu'ndan İlber Ortaylı'ya kadar bir çok tanınmış simanın katıldığı balonun bizim La Mouette'e geldiğimiz akşama denk gelmiş olması çok güzel oldu. Özellikle gecenin ilerleyen saatlerinde karınları acıkan misafirlerin soluğu La Mouette'te alması, etrafımızın birbirinden renkli maske ve kıyafetlerle çevrilmesine neden oldu.
Kalkmamıza yakın bir de bazı misafirlerin sigara içmesine izin verilmeseydi çok daha güzel olurdu ama yine de şikayet edemeyeceğiz. İstanbul'un günlük telaşını unutmamızı, birbirinden lezzetli yemekler denememizi sağlayan La Mouette ve genç aşçılarına çok teşekkürler.
Puanlarımız:
Genel 8
Lezzet 9
Servis ve ambiyans 8
No comments:
Post a Comment
Would love to hear what you think!