Monday, February 20, 2012

La Mouette'te maskeli kişiler..

İstanbul'da yeterince Fransız restoranı yok diye şikayet ederken Özgür La Mouette'i keşfetti. Beyoğlu Galata'da Tomtom Suit'in teras katındaki La Mouette'in Fransız olduğu isminden de belliydi. Ya da en azından biz öyle sanmıştık :).

Kapıda bizi Suit'in genel müdürü Ali Bey karşıladı. Bilmeyenler için; Tomtom Suit 3 sene önce açılan bir butik otel. Özellikle yabancılar tarafından tercih edilen Tomtom, sevgilisine veya eşine romantik bir sürpriz yapmak isteyenler için ideal bir yer.
Ali Bey bize asansörle La Mouette'e kadar eşlik etti. Gerek Ali Bey'in candan tavırları ve gerekse de tamamı camdan yapılmış olan asansör gecenin  güzel geçeceğine işaret ediyordu.

Teras katına çıktığımızda bizi muhteşem bir görüntü karşıladı. Meğerse La Mouette Fransızca martı anlamına geliyormuş ki restoranın kuş bakışı boğaz ve tarihi yarımada manzarasına sahip olması nedeniyle isim cuk oturmuş.
Kışlık bahçe çok büyük değil ve bütün masalar güzel konumda yerleştirilmiş. Özgür'le beni cam kenarında bir masaya oturttuktan sonra bizi karşımızdaki Venedik Sarayı'nın büyüleyici yapısını incelemeye bıraktılar.

Friday, February 17, 2012

Changa mı müzedechanga mı? İşte soru bu..


Özgür Sabancı mezunu ve mezuniyetini Atlı Köşk'te yapmış olmasına rağmen müzedechanga'yı hiç denememişti. Bense hiç duymamıştım bile. Arkadaşlarımız bizi brunch için oraya götürdüklerinde nasıl bir cevher olduğunu gördük.


Mekanın kendisi zaten çok güzel. Yazın devasa bir terasta, muazzam bir deniz manzarası eşliğinde, kışınsa geniş ve ferah, tamamı ahşap mobilyalardan oluşan sade ve huzurlu bir mekanda kahvaltı keyfi.
Menüde mimoza görünce dayanamadım, NY'takileri hiç aratmadığını söyleyebilirim. Ama arkadaşlarımın denediği satsumayı kıskanmadım diyemeyeceğim. Aldığım bir fırt, kıskanmakta haklı olduğumu gösterdi. 

Tuesday, February 7, 2012

İstanbul'un tadı tuzu kalmadı diyenlere cevap... SALT

Londra veya NY'a gitmiş çoğu insanın altını çizdiği şey, bitmez tükenmez restoran seçeneklerinin ne kadar çekici olduğudur.

Kendi mutfağımız her ne kadar fazlasıyla zengin olsa da bazen "keşke bizde de bu kadar farklı seçenek olsa" dediğimiz olmuyor mu? Bu nedenle her yeni mekan açıldığında Özgür'le koşarak deneme ihtiyacı duyuyoruz.

Salt Galata'nın içindeki restoran-kafe Ca’d’Oro bu bakımdan beklentilerimizi karşılıyordu.

Henüz duymayanlara; Salt Galata Karaköy Bankalar Caddesindeki Eski Osmanlı Bankası binasında bir sanat merkezi. Binanın muhteşem mimarisi yetmiyormuş gibi restoranı Ca'd'Oro'nun manzarası büyüleyiciydi. Özellikle barında kendinize bir yer bulmayı başarabilirseniz, tarihi yarımada manzarası eşliğinde renkli kokteyllerinden birini yudumlayarak harika bir gece geçirebilirsiniz.

Şimdiden birçok yabancının tercih ettiği Ca'd'Oro, 360 ve Vogue'a zor günler yaşatacak gibi görünüyor.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...